Teknoloji & Uzay
İnternete Kalsa Herkes Çok Hasta, Her Şey Çok Acil: Dijital Yaşam ve Bilgi Kirliliği
Bir üniversite öğrenci, toplumun nabzını ölçmek için bir deney yapmaya karar verdi. Ünlü bir şairin biyografi sayfasına girdi ve düzenlenebilir biyografinin altına kendine ait bir söz yapıştırdı. Sözü, şairin sözü olarak gösterdi. Arkasına yaslandı ve olacakları izledi.
Çok değil, birkaç zaman içinde söz; sanki o yazarın sözüymüş gibi paylaşılıyor, yorumlanıyordu. Bir zaman sonra herkes, o söz o şairin zannetti.
Bu deney, bize büyük bir ipucu verdi: Dijital yaşam ve bilgi kirliliği!
Hepimiz her gün merak ettiğimiz şeyleri öğrenmek için Google’a danışıyoruz. O bizim bilgili Google Amcamız! Hastalık belirtilerimizi, en sevdiğimiz şarkıyı, arayıp bulamadığımız kitapları, anlamını bilmediğimiz kelimeleri hep ona soruyoruz…
AMA…
Son rapora göre dünyada 48 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı var. Bu kullanıcılar her gün etraflarında gördükleri olayları yorumluyor, yayıyor ve paylaşıyor. Bu paylaşımlar hızla yayılıyor ve ortaya çoğu zaman çok da gerçekçi olmayan bir tablo çıkıyor. Yani magazin, artık hayatın her yerine yayılıyor.
Biraz da yüzümüzü bilimsel araştırmalara dönelim. Açıköğretim Üniversitesi öğretim üyesi Onurhan Demirkol; “Sosyal medya gündeminin algılanışı üzerine niteliksel bir kullanıcı araştırması” isimli makalesinde, internet kullanıcılarını ikiye ayırdı.
Burada her iki kesimin de birbirinden farklı olduğunu görebiliyoruz. Web 1.0 izleyicisi web sayfalarını olduğu gibi kullanırken Web 2.0 izleyicisi daha duyarlı. Ancak aradaki bu kargaşa, Web 1.0 kullanıcısının, Web 2.0 kullanıcısından etkilenme ihtimalini ortaya çıkarır.
Aynı araştırmada, farklı meslek ve yaştaki kişilere sosyal medya ve sosyal medyaya güvenle ilgili sorular sorulmuş ve ortaya şu tespitler çıkmıştır:
“Sosyal medyada bir gündem etrafında bir araya gelen kesimler çoğunlukla birbirlerini onaylamayan, karşıt durumda olan insanların oluşturduğu kesimler olduğundan, zoraki bir sosyalleşmenin sonuçlarının, gündem yaratmaya olan etkileri ortaya çıktı.”
Arama motorlarına kaydedilen yanlış fotoğraflar, haber siteleri dâhil olmak üzere herkesi yanıltıyor. Toplumsal olaylara ait olmayan fotoğraflar, olay içerisinde çekilmiş gibi gözüküyor. Topluma mâl olmuş kişilerin simaları dahi karıştırılabiliyor.
Paylaşılan yanlış haberlerse insanların haksız tepkisine ve böylece topluluk huzurunun bozulmasına sebebiyet veriyor.
Bunun yanı sıra bilimsel veriler ve tanılar da çoğu zaman insanları yanlış yönlendiriyor. En ufak bir baş ağrısı belirtisi bile büyük hastalıklarla eş değer tutuluyor ve insanları gereksiz yere korkutuyor. Dijital dünyaya kalsa herkes çok hasta, herkes neredeyse ölüyor!
Kullanılması gereken ilaçlar hakkında, hastalıkların tedavisinde bile fikri olan arama motorları kötü sonuçlar doğuruyor.
Daha önce Audience isimli bir şirket adına sahte bir hesaptan tweet atılmıştı. Bu sahte tweet şirketin %25 oranında değer kaybetmesine neden oldu.
WhatsApp şu tarihte ücretli olacak, paylaşın… gibi gibi birçok yalan haber, insanları gereksiz yere harekete geçiriyor.
Bu siteye tıklayarak ücretsiz ürününüzü alın, gibi kandırmacalarsa insanların kişisel verilerine erişerek bu bilgileri depoluyor, kullanıyor.
Sosyolojik bir vakaya dönüşen dijital dünya, ortaya büyük bir bilgi kirliliği doğuruyor. WhatsApp daha önce bu konuyu esas alan bir proje başlatmış ve projelerin maliyetlerini karşılamıştı.
Sözün özü, internetteki bilgilere, bu kirliliğe “dur!” demek adına daha sahici kaynaklara danışmak gerekiyor. Dijital dünyada herkesin yayıncı olabilme durumununsa baştan değerlendirmesi hiç fena olmayacaktır…