Teknoloji & Uzay
Günümüzde Hala Aptal Kutusu mu? – Televizyon Kültürü ve Geçtiği Evreler
“Tam bir kaçıştır televizyon. Yokluğa, boşluğa, şuursuzluğa açılan bir kapı…” Cemil Meriç
Hemen hepimiz doğup bir şeyleri algılamaya başladıktan sonra televizyona gözümüzü açtık. Daha çok belgesel izlediğimizi iddia etsek de garip programlarla da az vakit geçirmedik. Sözlüğe göre televizyonun anlamı şöyle; “Nesnelerin kalıcı olmayan görüntülerinin, gerçeğe uygun bir biçimde renkli ya da siyah beyaz ve sesli olarak, elektrik yoluyla uzağa iletimi.” Elektrik yoluyla uzağa iletilen görüntü ve sesi alarak görünmesini ve duyulmasını sağlayan aygıt, televizyon alıcısı. Televizyon’un bulunuş yılı 1923. Bulan isim ise bir İskoç, John Logie Baird.
Peki videonun başında dediğimiz Cemil Meriç’in sözü ne kadar doğru? O dönemde edilmiş bazı başka sözlere de bir bakalım.
“Televizyon, her evde bulunan beyin zehiridir.” Sebuhi Quluzade
“Televizyon dizilerini seyrediyorlar, onların sonlarını merak ediyorlar, kendi sonlarını merak etmiyorlar.” Murathan Mungan
“Televizyon izleyen çocuklar, büyüyünce ne olacaklarından ziyade ne alacaklarını düşünür oldular. Amaçsız, ego ideali olmayan, cinsellik ve parayla erken tanışan gençlik, insanlığı kim bilir nereye götürecek.” Nevzat Tarhan
“Televizyon yetişkin zihinleri bozuyorsa, minik zehinlere ne etmez?” Muhammed Bozdağ
“Televizyon, yarım metrelik bir cezaevidir.” Billy Wilder
Sanıyoruz ki, bu kadar karalama yeter. Televizyonun tarihine dönelim, bu konuya tekrar değineceğiz.
İlk televizyon görüntüsünün yayılma zamanı 1926 yılı olurken sonrasında teknoloji evrilmeye başladı. İlk satıldığı zamanlar elektronik eşya olarak piyasaya sürülen televizyonlarda 1936 Berlin Yaz Olimpiyatları yayılmış ve insanlar hayretler içinde izlemişlerdi.
Televizyon sistemi 9 parçadan oluşuyor. Resim kaynağı, ses kaynağı, verici, verici anten, alıcı anten, televizyon alıcısı, ekran, hoparlör ve tuşlar… Çalışmalarına 1940’larda başlanan renkli televizyonun ilk satışı ABD’de 1950’li yıllarda yapıldı ve ABD’de 1960’larda geniş kitleler tarafından kullanılmaya başlandı. Peki ya Türkiye?
Türkiye’de ise televizyon ilk olarak İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından 9 Temmuz 1952 tarihinde aktif oldu ve yayınlar başladı. 31 Ocak 1968’de TRT yayın hayatına başlarken, özel televizyon olarak da Star TV 1990 yılında yayına başladı ve giderek kanallar genişledi…
Ve geldik günümüze… Artık televizyonda canlı yayın maçlarını takip etmek dışında çok da çekici bir yan kalmadı. 4k, ultra hd, süper, hiper televizyonları daha çok bilgisayarımızdan HDMI’a bağlayıp özel platformları izlemek için kullanıyor veya oyun konsolumuzu bağlayıp tadını çıkarıyoruz.
Bu noktada da televizyonu karalayan o cümlelere dönmek istiyoruz. Dönemi için uygun olabilir. Ancak şimdi seçimler, tercihler tamamen bizde. Çok yararlı bir şekilde de kullanmak mümkün. Türkiye’nin değerli yazarlarından Haluk Şahin’in “İletişimde Karavanadan Kafeteryaya” isimli kitabı da bu konuyu ele alıyor. Biliyorsunuz ki karavana genellikle orduda erlerin yemeğini dağıtmada kullanılan geniş kaplar. Ancak tercih yoktur. Ne verilirse yemeniz gerekir. Ancak kafeterya öyle mi? Menüden dilediğinizi seçebiliyorsunuz. İşte bu da bilinçli tüketimle televizyonu daha yararlı bir noktaya getirebilir. Bu konuya ilgiliyseniz, bahsi geçen kitabı da önemle öneriyoruz.
Peki teknoloji bu denli bir noktaya gelmişken, televizyon gibi bir sistemin evrimi bundan sonra nasıl olacaktır? Mesela 2050’deki “televizyon” dediğimiz kültürden neler bekliyorsun? Yorumlarda bunu tartışalım. Videoyu beğenip Özçekim Youtube sayfamıza abone olmayı unutma. Haftaya tekrar görüşeceğiz.