Hayatta her şeyin bir klişesi olduğu fikrine hepimiz katılıyoruz. Zaten bir şeyi klişe yapan da doğru olması değil midir? Düşünsenize aşağıdakiler ya bulunmasaydı hayatımız nasıl olurdu? O hâlde şöyle yapalım, gelin buluşlarıyla tüm dünyayı kendine borçlu kılan 5 insanı yakından tanıyalım…
1. Temizliği Ona Borçluyuz: İlk Çamaşır Makinesi…
Her evin, özellikle de kadınların hayat kurtaran icadı değil mi şu çamaşır makinesi? Düşünsenize ya olmasaydı şu makine; kirlileri nasıl yıkar, nasıl giyinir, modayı-trendi nasıl yakalardık? Çamaşır makinesinin mucidi Alva John Fİsher! Makine içerisine yatay metal tambur yerleştirerek çamaşırları yıkamanın kolay yolunu bulmuş. Sizce de bir teşekkürü hak etmiyor mu?
2. Serinliği Ona Borçluyuz: İlk Dondurma…
Her yazın sıcaklığını, bunalmışlığını, hararetini dindiren o şahane tatlı… Sadece yazın mı? Her mevsimin yaz-kış bi’tanecik tatlısı o… Tatlıların yanında, yemeklerin arkasından hepimize çok iyi gelmiyor mu? Bu efsanevi yiyecek nasıl bulunmuş biliyor musunuz? Öyküsü garip… Roma’yı yakan ve midesine olan düşkünlüğü de dillere destan olan Noran, çeşnicilerinden karı kaba doldurup üzerine meyve doğramalarını ve ona getirmelerini ister. Bu tada bayılınca kar-meyve karışımı alır başını yürür… Hey gidi Noran! Roma’yı yıktın ama dünyayı serinletmeyi de bildin!
3. Ayılmayı ve Kırk Yıl Hatırı Onlara Borçluyuz: İlk Kahve…
Her sabah, her öğlen, her vakit… Dostlarla, sevgiliyle, aileyle… Çok sevmiyor muyuz onu sizce de? Mis gibi kokusu, aroması ve lezzetiyle her daim imdadımıza koşan o vefalı içecek; kahve! İşin garip yanı onu bulanın bir insan değil bir keçi olması! Olay şöyle oluyor; keçi sürülerinin sürekli tuhaf bir ağacın bir meyvelerini yiyor. O meyveyi yedikten sonra daha canlı oldukları görülüyor. Durum halkın dervişi Şazeli’ye bildiriliyor. Şazeli meyveyi kaynatıyor ve içtikten sonra aynı canlılığı o da duyuyor. İşte, kahve bu şekilde bulunuyor. Ah o ilk meyveyi yiyen keçi; sana neler neler borçluyuz bir bilsen!
4. Film Keyfinin Tadını Ona Borçluyuz: İlk Cips…
Patateslisi, baharatlısı, acılısı… Onun da her halini seviyor; filmlerimizde-dizilerimizde yiyor da yiyor kiloları alıyoruz. İlk cipsi bulan güzel insan bize kilo sebebiyle iyilik mi yaptı kötülük mü yaptı karar sizin ama ona bir teşekkür borçlu olduğumuz kesin. Cipsin mucidi Kızılderili aşçı abimiz George Crum! Patates kızartmasının ünlendiği dönemler, bir otelde aşçılık yapan Crum, bir müşterisi patateslerini çok kalın diye iki defa de geri çeviriyor. Bunun üzerine Crum patatesleri kâğıt gibi keserek kızartıyor, çok sevilince de menüye ekliyor. İyi ki diyoruz sevgili George Crum!
5. Sağlıklı Bakışlarımızı Onlara Borçluyuz: İlk Gözlük…
Astigmat, miyop, hipermetrop vs… Çoğumuzda bu hastalıklar sükse yapmış şekilde yayılıyor. Hal böyle olunca da gözlüğe duyulan ihtiyaç artıyor. Özellikle de dinlendirici gözlük ve güneş gözlüğü hayatımızı kurtardı desek yalan olmaz. Peki, hiç düşündünüz mü bu güzel icadı kim buldu? İşin aslı şöyle; ilk büyüteçlere Girit’teki kazılarda rastlansa da büyütecin gözlük haline gelmesi biraz zaman alıyor. Tabii, tahmin edersiniz ki teknolojinin ilerlemesi bundan en önemli etken. Gözlüğü kimin bulduğunun ismi tam olarak bilinmese de kayıtlarda ilk gözlüğün İtalyanlarca bulunduğu biliniyor. Ne diyelim, teşekkürler, teşekkürler…