Korkmayı Neden Seviyoruz, Neden Korku Filmleri İzleriz?

Hangi insan bile bile korkmak ister ki? Emin olun, bu sayı düşündüğünüzden çok daha fazla. Jaws’ı izleyip denize girmekten çekinir hale gelsek de izlemeye devam ediyoruz. Çünkü bu adrenalin duygusundan daha da fazlası.

Olaya sadece korku filmi boyutundan da bakmamak lazım. Lunapark’ta bindiğimiz gondolun en uç kısmı, yaptığımız yamaç paraşütü, korku oyunları ve sanal gerçeklik gözlükleriyle büyülü evrenlere girmek de aynı şekilde bile bile giriştiğimiz durumlar. Peki, sınır nerede çiziliyor.

Güvendeysen Problem Yok Ama…

Şimdi, kritik bir eşiğe değineceğiz. Tekdüze ve rutinin dışına kolay kolay çıkmayan hayatlarımız var. Bu yüzden bir ters köşe, bir farklılık isteyebiliyoruz. Heyecanı düşük, rutin hayatlarımıza da apayrı bir soluk katma gücüne korkusal seanslar yardımcı olabiliyor. Gerçek sorunlardan uzaklaşıp kafamız boşalıyor. İzlediğimiz korku filmleri sayesinde duygularımızı dışa vurma gücümüz de gelişebiliyor. Ve rahatlama geliyor. Tehlike ve korkuyla bağdaştırdığımız duygularımızı daha güvenli şekilde deneyimleyebiliyoruz.

Ancakkk, geldik o kritik noktaya. Tabii ki de güvenli olduğumuzu hissetmediğimiz ortamlarda dahi korkmayı sevecek insan yok. Varsa da bu hastalık. Çünkü sanal gerçeklikten her an kaçabiliriz. Ama gerçek dünyadan sadece bir kere, o da hayatımızı kaybedince çıkarız… Yani, korkuyu sevmek için tamamen güvende olduğumuzu ve istediğimiz anda bu deneyimden çıkabileceğimizi bilmek lazım. Birisi seni kaçırınca bundan zevk alacak değiliz.

Hayatta Kalma Duyusu Olarak Bizlere Katkısı

Korku, hayatta kalmanın en temel duygularından biri. Hayatı sürdürebilmek için bir alarm. Savunma ve korunma mekanizmamız tetikleniyor. Korkmaya ihtiyaç duyarız ve bu sayede tehlikelere karşı en iyi şekilde mücadele edebiliriz. Kan basıncı, kalp atışı ve solunum hızlanıyor. Film bittikten sonra bu fizyolojik durum bir süre daha devam ediyor. Enteresan bir şekilde bu uyarılma esnasında yaşadığımız pozitif ve güzel duyguları daha yoğun hissediyoruz. Geriye ise yaşanılan korku hissinden daha ziyade pozitif duygularımızın yoğunluğu kalıyor.

Sosyal psikologlar, insanların pek çok sebeple korkmaya ihtiyaç duyabileceklerini söylüyorlar. Pek çoğumuz yüksek seviyede fizyolojik uyarılmalar almaktan keyif alıyoruz. Yüksek adrenalin, yüksek haz. Korku filminden zevk alanlar, lunaparkta veya paraşüt örneği gibi, hızlı araba kullanmadan da zevk alabilirler. Bu örnekler de oldukça çoğaltmaya uygunlar.

Erkekler Korkmayı Biraz Daha Çok Seviyor.

Erkeklerin tehlikelerden keyif almaları öğretisiyle yetiştirilmesi sebebiyle erkekler, kadınlara oranla korku filmi izlemeyi daha çok tercih ediyorlar. Bu yüzden sahneler ne kadar rahatsız edici olursa olsun, daha soğukkanlılıkla kalmayı da büyük oranda başarıyorlar.

İnsanlar, çevrelerinde yer alan istenmeyen uyaranlara karşı farklı farklı tepkiler verirler. Mesela bazıları soğuk havalardan hoşlanmaz ve buna diğer insanlara nazaran daha yüksek voltajda tepki verirler. Bu sebepledir ki hassas kişiler korku filmlerine daha yoğun tepki vermektedirler. Hayatı aşırılarda yaşamak her zaman iyi olmasa da, bu durumda keyifli olabiliyor.

Hafızalarımızdan Silinmesi Daha Güç

Ayrıca beynimizde olumsuz duygulara yönelik olan yer, olumlu duygulara yönelik olan yere nazaran daha çok etkileniyor. Bu da izlediğimiz korku filmlerinin uzunca süre aklımızdan çıkmasını güçleştiriyor. Duygusal hafızamıza etkisi sayesinde gece yatağına yattığında, karanlıkta gözünü kapattığında aklına korku veren sahneler gelebiliyor. Veya daha önceden verdiğimiz Jaws, deniz örneği gibi de bakabiliriz.

Peki sence korku nedir? Sen ne tarz adrenalinli işlerden hoşlanıyorsun ve bizlere şiddetle tavsiye edebileceğin korku filmleri var mı? Yorumlarını merakla bekliyoruz.