Doğa
Huzur Doğada…
Yüksek apartman dairelerinin içinde, cihazlara bakarak yaşamaya çalışıyoruz. Sanal dünyanın içinde olmayı tercih etmemize rağmen, gerçek bir mutluluk arıyoruz. Aslında mutluluk gökyüzünde, toprakta, denizde…
Bahçeli bir ev, suya doymuş, yeşil bir ortam görür görmez, orada olmanın hayalini kuruyoruz. Saatlerce klavyede olan parmaklarımızın toprağa değsin, beyaz bir ekrana bakarak ağrıttığımız gözlerimiz gökyüzüne doysun, yediğimiz sağlıksız gıdaların yerini organik ürünler doldursun istiyoruz. Hemen bir hayal kuruyoruz!
‘’Kendi yetiştirdiğimiz sebzeleri yeriz’’ diyoruz hiç toprağa dokunmamış ellerimizle bahçeyi göstererek.
Güneş yerine cihaz ışığı
Günümüz sürekli bir yerlere, bir şeylere yetişmeye çalışarak geçiyor. Gün sonunda dinlenmeye ihtiyaç duyuyoruz. Bilgisayar, tablet, telefon, televizyon(…) bunlardan ihtiyacımız olan sakinliği alabiliyor muyuz?
Bu dünyadan tamamen kopmak zaten mümkün değil. Hayatın daha güzel, stressiz, enerji dolu geçmesi için önlem alabiliriz.
Güneşin yerini cihaz ışığıyla doldurmaya çalışmaktan vazgeçtiğimiz gün, omuzlarımızda ki yük hafifleyecek.
Nerde o eski günler
Eskiden teknolojiyle olan ilişkimiz çok daha seviyeliydi. Zaman geçtikçe insan ve teknoloji arasındaki ilişki zarar veren bir boyuta geçti. Çocuklar evde atari oynadıktan sonra sokakta misket oynardı. Üstünü kirletir, bundan mutluluk duyardı.
Mutlu olmak belki de bu kadar kolaydı…
Artık gerçek yaşam ve teknoloji arasındaki dengeyi sağlayamaz olduk. Teknolojiyi, hayat şartlarımızı kolaylaştırmak adına kullandığımız zaman bir şeyler yoluna girecektir. Sadece dünya problemlerinin ağrılarını değil, kişisel yorgunluk ve acılarımızı da hafifleteceğiz. Bunu gerçekleştirmek sandığımız kadar zor değil.
Hep birlikte deneyebiliriz.
Büyük şehrin kibri
Gece olduğu zaman ormanın karanlığına karşı kahve içmenin hayalini, şehrin ışıltılı, kalabalık ve gürültülü caddelerine bakarak kuruyoruz. Ağaçların olmadığı, her yerin mağaza olduğu bir yerde huzuru arıyoruz. Kuş seslerini duymaya ihtiyacımız olduğu halde, araba seslerine mecbur kalıyoruz. Herhangi biriyle konuşmamız gerektiği anda, sosyal medyanın içinden çıkamıyoruz.
Mutlu olmak için ayrıca bir şey aramamıza gerek yok. Mutluluk, başını camdan çıkardığımız zaman gözümüzü kamaştıran ışıkta.