Kültür - SanatYakın Çekim
Bizim Yunus/ Yunus Emre’nin 15 Yeni Şiiri Bulundu
Derler ki Yunus Emre 3 bin şiir söylemiş ve bu şiirleri bir divan haline getirmiş. Bu divan, Molla Kasım isimli bir şeriat bilgininin eline geçmiş. Molla Kasım bir su kenarına oturmuş ve şiirleri okumaya başlamış. Okudukça şiirleri şeriata aykırı bulmuş ve ilk bin şiiri yakmış. Diğer bin şiiri de aynı şekilde şeriata aykırı bularak suya atmış. Sıra gelmiş elde kalan son bin şiiri okumaya… Ve gözlerine inanamamış. Çünkü okuduğu şiirlerden birinde tam olarak şöyle yazıyormuş:
“Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme
Seni sîgaya çeken bir Molla Kasım gelir”
Molla Kasım bunu okur okumaz, bizim Yunus’un kerametini kabul etmiş. Ama ne fayda… İki bin şiir çoktan elden gitmiş. İşte o gün bugündür yakılan bin şiirini gökte kuşlar ve melekler, denize atılan bin tanesini balıklar, kalan bin şiirini de insanlar okumaktalarmış.
Bu hikâyenin doğruluğu hakkında kesin bir bilgi yok. Bu sebeple kendisi bir efsane değeri taşıyor. Ancak buradan çıkaracağımız başka bir nokta var ki, o da tıpkı her büyük insan gibi Yunus Emre’nin de devrinde çok anlaşılmadığı, sözlerinin çarpıtıldığı, başka anlam arandığını…
Bu konu, belki başka bir yazımızda yeniden ele alınır. Çünkü bugünkü haberimiz oldukça güzel:
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Türk Dil Kurumu desteğiyle 4 Ekim tarihinde Uluslararası Yunus Emre ve Anadolu’da Türk Yazı Dilinin Gelişimi Sempozyumu düzenledi. Sempozyuma Türkiye ve dünyadan bildiri yağarken “Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Kemal’in bildirisi ismiyle bile herkesi şaşırttı.
Bildirinin ismi “Yunus Emre’nin daha önce yayınlanmamış şiirleri” idi. 10 yıldır Yunus Emre üzerine çalışan Prof.Dr. Orhan Kemal,
1485’ten 1700’e kadar olan süre zarfındaki eserleri incelediğini ve bu eserlerde ortaya çıkmayan 15 tane Yunus Emre şiiri bulunduğunu söyledi. Şiirlerin Yunus Emre’ye ait olduğu ise bilim çevresinde danışılan herkes tarafından onaylanmıştı.
Yunus Emre’nin henüz bilinmeyen daha çok şiiri olabileceği ihtimalini öne süren Kemal, tespit ettiği şiirlerden de örnekler verdi. İşte o şiirler:
“Evvelini kimse bilmez y[ara]dan Hû var iden Hû
Hikmetine akıl irmez var iden [Hû] yaradan Hû
Hazret-i Mûsâ Turunda münâcât itdi yerinde
Habibi kendi görende yaradan Hû var iden Hû
Gerçek âşıklara salâ dinildi
Bir nidâ dir “öldi, duyanlar gelsün”
İmâmım sorarsan Hazret-i Sultân
Cem’iyyet cem oldı uyanlar gelsün
Yarın ol mahşer yerine bu halkı cem eyleyeler
Cem eyleyüp bir araya bir bir su’âl eyleyeler
Kimisi cevâbın vire kimisi gark ola dere [tere]
Çagrışalar peygambere zâr u efgân eyleyeler”