Kültür - Sanat
Yahya Kemal Beyatlı’nın Bir Yanlış Anlaşılma Üzerine Kurulan Sanat Anlayışı
Türk şiirinin en önemli isimlerinden biri olan Yahya Kemal’i hepimiz tanırız. Tanımakla kalmayıp şiirlerini, özellikle de bestelenenlerini dilden dile söyler dururuz. “Artık demir almak günü gelmişse zamandan…” deyince hangimiz devam ettirmeyiz ki?
Eski şiirin rüzgârını kitaplıklarımıza taşıyan Yahya Kemâl’in bir yanlışlık üzerine kurulan sanat öyküsünü daha önce duymuş muydunuz peki? Şayet duymadıysanız bu hikâye çok hoşunuza gidecek… Gelin sizi o hikâyeye götürelim:
Fransız şair Mallerme, bir yazısında “Fransız gençleri şiir sanatını öğrenmek istiyorlarsa Paul Verlaine’in Fetes Galentes’ini ezberlesinler” diye bir cümle geçirir. Bunu okuyan Yahya Kemal ise heyecanlanır. Ve heyecanını şöyle dile getirir:
“Ben Mallerme’nin tavsiyesini okur okumaz Paris’teki Şark Dilleri Mektebi’ne koştum. Burada Arapça Farsça ve diğer Şark dilleri okutulur. Burada Arapçamı, Farsçamı ilerletmeye çalıştım; Divan şiirimizi okuyup anlamanın yollarını araştırdım. Eski şiire nüfuz etmeye, o tarzda mısralar söylemeye çalışıyordum.”
Yanlış Anlaşılmayla Eski Şiire Dönüş
Sizce Yahya Kemal, bu tavsiye üzerine neden eski şiire dönmüştür? Açıklayalım:
Yahya Kemal, P.Verlaine’in Fetes Galentes isimli şiir mecmuasında 18.asır saray dilini, 18. Asır Fransızcasını kullandığını düşünmüş ve Mallerme’nin bu önermesinin “eski şiire, eski dile dönüşe bir çağrı” olduğunu düşünür. Ancak durum pek de sandığı gibi değildir.
Evet, Varlaine’in şiirlerinde 18. Yüzyılı andıran emareler vardır. Ancak bunun sebebi 1830’lu yıllarda başlayan sanayileşme, toplumsal dönüşümler vb. etkilerdir. Bunun yanı sıra şairin özel hayatına da inmek gerekir Şair, 1867 yılında kaybettiği sevgilisinin acısıyla yanan gönlünü avutmak için saray ve çevrelerinde katıldığı eğlenceleri şiirinde anlatmasıdır.
Bu anlatım öyle özgün, öyle ince ince işler ki onun şiirini takdir etmek neredeyse imkânsızdır. Özlü dil, güçlü müzikal değerler, sözcük seçimi, örtülü ve dengeli lirizm; Verlaine’in şiirinde öne çıkan noktalardır. Ancak tüm bu özellikler Yahya Kemal tarafından yanlış anlaşılmıştır. Teknik olgunluk, daha önce denenmemişi denemek, yeni şiir düzeni, duygu, romantizm, imgeler ve ince dil… Yahya Kemal tüm bunları eski lisana bir dönüş olarak algılamış algılamakla da kalmamış bundan etkilenmiştir.
Bu etkilenme üzerine Şark Mektebi’ne kayıt olmuş, gerçekten de orada eski dili ve eski şiiri öğrenmiş, ülkemize döndükten sonra da “Eski Şiirin Rüzgârıyla” isimli şiir kitabını yayımlamıştır.
Kısacası bir yanlış anlaşılma, şairin edebi yaşantısının yönün çizmiştir. Kim bilir belki de anlamak istediğini anlamış, onu uyarlamıştır.
Ancak Verlaine’ın hayatı ve yaşadığı ayrılık; şiirlerinin yönünü çizmiştir. Bu da bizi şu noktaya götürüyor yine yenide: Şairin hayatı şiire dâhil.