Kültür - Sanat
Sosyal Medyadaki Sözlerinden Daha Fazlası: Dünyanın, Gezegenlerin, Güneş’in Mevlâna’sının Hakka Seslenen Şiirleri
Anadolu’ya zaman zaman- belli aralıklarla- bazı önemli isimler geldiğine inanılır. Bu isimlerden en önemli ve değerlilerinden biri hiç şüphesiz ki Mevlâna Celaleddin-i Rûmî’dir. Mevlâna, yalnızca Türkiye’de değil; dünyanın her yerinde hoşgörü adamı olarak anılıyor. Onun “Ne olursan ol gel!” sözü, kalbindeki sevginin herhangi bir ülkesi olmadığını zaten kanıtlıyor. Onun balçık dünyaya bıraktığı en önemli eserlerden biri; Hakkın gerçeğin, mutlak varlığın peşinden koşarken insanları tüm vasıflardan sıyışı ve “Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel!” deyişidir.
O yalnızca bizim değil; tüm dünyanın hatta gezegenlerin, Güneş’in ve Ay’ın da Mevlana’sıdır.
Bugün 17 Aralık 2018. Onun düğün gününün, vuslata erişinin, en sevgiliye kavuşuşunun 745. Yılı.
Apple, Şeb-i Arus haftasına özel bir video hazırlayarak global Intagram sayfasında paylaştı. Video içeriğini bir Türk’ün hazırlaması ise gözlerden kaçmadı. Mevlâna gibi bir değere sahip olmak göğsümüzü bir kere daha kabarttı.
Size Şeb-i Arûs’un önemini ve bilinmeyenleri detaylarıyla daha önce anlatmıştık.
Mevlâna’yı çoğu zaman sözleriyle yedi öğüdüyle tanıyoruz. Sosyal medyada dolaşan sözleriyle içselleştiriyoruz. Ancak bu özel günde size bir davette bulunmak istiyoruz:
Dergimizin ilk 6 sayısında Mevlana’nın mesnevisindeki hikâyeleri okunması kolay ve eğlenceli olsun diye çizgi öykü haline getirniştik.
Sosyal medyada dolaşan Mevâna sözleri, ne yazık ki çoğu zaman yanlış ve asılsız oluyor. Sizi önemli değerlerimizden biri olan Mevlâna’yı daha iyi anlamak ve anlatabilmek ve yaşatmak adına onun kıymetli eseri Mesnevi’yi okumaya davet ediyoruz!
İki-üç satırlık sözleri haricinde gerçekten çok anlamlı, mistik şiirleri olduğunu hatırlatmak niyetiyle de bugünü Mevlana şiirleri paylaşmaya adıyoruz!
Etme
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için…
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.
Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.
Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
Ey Balçık Dünya
Seni bildim bileli,
Ey balçık dünya,
Başıma nice belâlar geldi,
Nice mihnet, nice dert.
Seni sırf belâdan ibaret gördüm,
Seni sırf mihnetten, dertten ibaret.
İsa’nın yurdu değilsin sen,
Yayıldığı yersin eşeklerin.
Nerden tanıdım seni bilmem ki,
Nerden parçası oldum bu yerin,
Bana vermedin bir yudum tatlı su,
Sofranı yaydın yayalı.
Elimi ayağımı bağladın gitti,
Elimin ayağımın farkına varalı.
Bırak da bir ağaç gibi
Yerin altından çıkarıp ellerimi
Sevgilinin havasıyla sarmaşdolaş olayım,
Uzayıp gideyim bâri.
Ey çiçek, dedim çiçeğe,
Dedim, bu küçük yaşta sen,
Neden ihtiyar oldun bu kadar,
Dedim, nasıl oldu bu böyle?
Çocukluktan kurtuldum, dedi çiçek,
Sabah rüzgârını tanıyalı,
Hep yukarlara doğru çıkar
Yukarlardan gelmiş bir ağaç dalı.
Şunu da söyledi çiçek:
Madem aslımı tanıdım,
Madem yersizlik âlemi aslım,
Artık bana tek bir şey düşecek:
Yücelip aslıma gitmek.
Sus yeter artık,
Var git yokluğa haydi,
Yoklukla yok ol.
Git, yokluklardan tanı
Yokluktan var olanı.
Bir Gececik
Bir gececik uyuma, ne olur.
Ayrılık kapısını çalma bir gececik.
Bir gececik dostların gönlü olsun,
Ne olur sabahı et bir gececik.
Bir gececik gözlerimiz seninle aydın olsun,
Kör olsun şeytan bir gececik.
Dünyayı güzel kokular sarsın bütün.
Karanlıklardan ışıklar aksın ovalara.
Sofrandakiler dirilsin bir gececik.
Bir gececik uyuma, ne olur.
Ayrılık kapısını çalma bir gececik.
Bir gececik ata bin, meydana gel.
Gönüller bir gececik rahat olsun,
Göğüsler meydana dönsün bir gececik.
Yeniler giyinelim biz kulların.
Musa gibi sen bir sopa al eline.
Sopa bir anda elinde yılan olsun.
Süleyman gibi sen karıncaların yanına var.
Karıncalar bir anda birer Süleyman olsun.
Ne olur, bir gececik kapısını çalma ayrılığın.
Demedim mi?
Oraya gitme demedim mi sana,
Seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben’im?
Bir gün kızsan bana,
Alsan başını,
Yüz bin yıllık yere gitsen,
Dönüp kavuşacağın yer ben’im demedim mi?
Demedim mi şu görünene razı olma,
Demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben’im asıl,
Onu süsleyen, bezeyen ben’im demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
Senin duru denizin ben’im demedim mi?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben’im,
Senin kolun kanadın ben’im demedim mi?
Demedim mi yolunu vururlar senin,
Demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben’im,
Sıcaklığın ben’im demedim mi?
Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?
Söyle, bunları sana hep demedim mi?
Allah’ım Bu Vuslatı Hicran Etme
Allah’ım bu vuslatı hicran etme
Aşkın sarhoşlarını nalan etme
Sevgi bahçesini yemyeşil bırak
Bu mestlere bahçelere kasdetme
Dalı yaprağı vurma hazan gibi
Halkını başı dönmüş zelil etme
Kuşunun yuvasının ağacını
Yıkma da kuşlarını perran etme
Kumunu ve mumunu karıştırma
Düşmanları kör et de şadan etme
Hırsızlar aydınlığın düşmanıdır
Onların işlerini asan etme
İkbal kıblesi yalnız bu halkadır
Umut kabesin öyle viran etme
Bu çadır iplerini öyle katma
Çadır senindir eya sultan etme
Yok dünyada hicrandan daha acı
Ne istiyorsan et de onu etme