Kültür - Sanat
Şehir Tiyatroları Yeni Yayın Hayatına Başlıyor: İşte Sezonun En Güzel 13 Oyunu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, sezon finalini haziran ayında gerçekleştirdiği “Açıkhava yaz oyunları” ile yapmıştı. Sezon boyunca seyirciler tarafından büyük ilgiyle takip edilen İBB Şehir Tiyatroları, 3 Ekim tarihiyle yeni sezonun kapılarının aralayacağını duyurdu.
Geçtiğimiz sezon, 31’i yerli olmak üzere toplam 46 oyun sergilendi Ve 1508 seansta 567.000 seyirciye ulaşarak, sahnelerde %93 doluluk oranına ulaşıldı.
Bu sezonda ise 20 Eylül tarihinde satışa çıkan biletlere yoğun ilgi var. Çoğu oyun biletinin tükenmeye başladığı bilgisini vererek bu sezon oynanacak oyunları siz hatırlatalım:
Ben Çağırmadım
Yazacağı yeni romana konu arayan Mithat, o akşam yakın dostlarını ve doğaüstü yetenekleriyle etrafta ün salmış Madam’ı akşam yemeğine davet eder. Mithat’ın amacı hem mesleğine dair biraz gözlem yapmak hem de misafirleri ile keyifli bir akşam geçirmektir. Ancak işler hiç beklenmedik bir şekilde ilerler. Mithat ve karısı Leyla için, o akşamdan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Hisse-i Şayia
Daha önce Hisse-i Şayia’yı sizin için izleyip tüm detaylarıyla incelemiş idik. 100 senelik bu evlilik komedisi, sizi tesiri altına alacak:
Meşrutiyet dönemi tiyatrosunun öncü ismi İbnürrefik Ahmet Sekizinci’nin oyunu; ayrıldıktan sonra da didişmeye devam eden ve biricik kızlarını bir türlü paylaşamayan (“hissei şayia”) karı kocanın bitip tükenmek bilmeyen kavgalarını konu alıyor. Şiddetli geçimsizlikle boşanıp yıllarca birbirinden ayrı kalan, her karşılaşmada ezeli-ebedi kavgalarını tekrarlayan, birbirlerine dava üstüne dava açan, gülünç duruma düşseler de bu didişmeden adeta zevk alan fakat aslında her şeye rağmen birbirini seven karı kocanın ve onların arasında kalan genç kızın öyküsü eğlenceli bir üslupla aktarılıyor.
Bizim Aile
Sadık Şendil’in ölümsüz eseri “Bizim Aile”yi Sinem Bayraktar’ın uyarlamasıyla tiyatro sahnesine taşıyoruz. Sevgi, saygı, birlik ve beraberlik duygularıyla bezenen bu müzikli oyunumuzda emeğin ve sevginin gücünü gösterirken aile sıcaklığında bir yolculuğa çıkıyoruz.
Geç Kalanlar
Yaşadığımız her günü güzel bir güne dönüştürmek varken, “Güzel Bir Gün”ün bize çıkıp gelmesi için öylece oturup bekleriz. Çoğu zaman yaşamak yerine erteleriz. Tüketmenin bencilliğini, paylaşmanın samimiyetine yeğleriz. Oysa ihtiyacımız olan tek şey, biraz farkındalıktır. Geç Kalanlar, sordukları ve sordurduklarıyla seyircisine derinlikli bir yüzleşmenin resmini gösteriyor.
Saadet Hanım
Tenha bir banka şubesi, günün öğle saatleri. Emekli ilkokul öğretmeni Saadet Yurtlu parasını çekmek için bankaya gelir. Bugün aynı zamanda oğlu Sermet’in de doğum günüdür ve oğlu için sürpriz bir doğum günü kutlaması planlamaktadır. Ancak bugüne dair sürprizleri olan sadece Saadet Hanım değildir ve birkaç dakika sonra bankada yaşanacaklar Saadet Hanım’ın bütün planlarıyla beraber hayatını da altüst edecektir.
Matruşka
Bir kadın… Bir erkek… Bir ilişki… Kavgalar, çatışmalar, ayrılıp barışmalar, kopamayışlar… Varoluştan bugüne değişmeyen rutine, iki insanın birbirini tanıma, anlama, bir arada yaşama mücadelesine yeniden ve farklı bir yorumla yaklaşan Matruşka, ilişkilerde ideali arama uğraşını mercek altına alıyor.
Cibali Karakolu
Cibali Karakolu hali hazırda varlığını koruyan pek çok gerçeğe ışık tutarak geçmişten günümüzü yansıtan eleştirel bir ayna olmayı başarıyor. Öğrenilmiş kadın erkek ilişkileri başta olmak üzere, paranın ilişkilerdeki etkisi, çeşitli kurumlardaki eksikliklerin neden olduğu yetersizlik, toplumsal ve politik yaşama dair eleştirilerle biçimlenen oyun, güldürmek kadar yeniden cevaplanması gereken pek çok soruyu da beraberinde getirmektedir.
Nora- Bir Bebek Evi
Modern tiyatronun babası Henrik Ibsen’ın bu şahane tiyatrosunu da sizin için yorumlamıştık:
Modernizmin tiyatrodaki kurucusu Henrik Ibsen doğumunun 190. yılında çağdaş insanın dramını anlatmaya devam ediyor. Maddi baskı altında rekabete sürüklenen bireylerin yıkımını ve yok olan değerleri ele alırken, insan onuru ve kişiliğinin eşsiz yanına vurgu yapıyor. Konusunu gerçek yaşamdan alan başyapıtında gerçek sevgi üzerine kurulmayan birlikteliğin ve birey olarak kadının varolamadığı bir yuvanın nereye savrulacağını gösteriyor. “Nora (Bir Bebek Evi)”, yazımının üzerinden yüz kırk yıl geçmiş olmasına rağmen bugün de tartışılmaya ve güncelliğini korumaya devam ediyor.
Komik-i Şehir Neşit Bey
Türk Tiyatrosu’nun önemli adlarından Naşit Özcan’ın yaşamından kesitler sunan oyun, 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyıl ortalarına kadar olan süreçte tiyatromuzun, özellikle de Tuluat Tiyatrosu’nun sıkıntılı dönemlerini, Naşit ve Tiyatrosu’nun yaşadıkları üzerinden aktarıyor. 20. yüzyıl gerçeğinde sinemanın giderek güçlenmesi ve yayılması, Şehir Tiyatroları’nın İstanbul tiyatro yaşamındaki yeri, yaklaşan 2. Dünya Savaşı’nın ülkeye ve sanata yansıyan zorlukları, Tuluat Tiyatrosu’nun yeni yol ayrımlarına girişi, Naşit’in tanıdığı, tanıştığı tiyatromuzun önemli adları, Naşit’in ailesiyle ilişkisi oyunun konusu ve kurgusunda kendine yer buluyor. Yakın dönem Türk Tiyatrosu’na müzikli anlatımıyla, anılarla harmanlanan bir gözle bakan oyun bizleri bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.
Şahane Züğürtler
Rusya’daki devrimden sonra pek çok Rus asilzadesi batı ülkelerine kaçtı. Ouratieff çifti de bu ailelerden biridir. Çar’a ait yüklüce bir serveti de beraberinde getiren çift bu paraya dokunmaz, çeşitli evlerde hizmetçilik ve uşaklık yaparak hayatlarını sürdürmeye devam ederler. Ancak bu parada herkesin gözü vardır ve Ouratieff çifti parayı korumak için büyük bir gayret içindedir. Neticede, çok büyük bir servete hükmetmekle beraber yoksul bir hayat yaşayan çiftin başına akılalmaz olaylar gelir. Fransız bulvar tiyatrosunun öncülerinden aktör, yazar ve yönetmen Jacques Deval’in 1933’te yazdığı komedi, eğlenceli iki saat geçirmek isteyenler için kaçırılmaz bir fırsat.
Ay Işığında Şamata
Çalışkur Apartmanında yaşayan Çalışkur Ailesi’nin ve apartman sakinlerinin sahte ilişkilerini ve yozlaşan aile yapısını gösterirken, küçük dünyalarından dış dünyaya bakışlarını eleştiren, seyirciyi eğlendiren, güldüren ve sürprizlerle şaşırtan bir oyun.
Son
Tüm bilgi dijital ortama aktarılmış, insanlar tek tek damgalanıp sınıflarına göre bölgelere yerleştirilmiş ve hafızalarını silen bedava yemeklerin etkisiyle her şeyi unutmaya başlamışlardır. Değiştirilmemiş gerçeklerin yazılı olduğu tek şey, tüm diğer belgelerle birlikte yok edilen işaretli kâğıtlardır. Karşılayıcı ve onunla yolu kesişenler şimdi hem kendi unutturulmuş geçmişlerine sahip çıkmak hem de gerçekleri kendilerinden sonrakilere aktarabilmek için bu kâğıtların peşindedir.
Macbeth
“İyi kötüdür, kötü de iyi…” W.Shakespeare herkes tarafından iyi bir savaşçı ve iyi bir insan olarak bilinen Macbeth, savaş sonrası yurduna dönerken karşılaştığı cadılardan gelecekte kral olacağını öğrenir. Bu kehanet, Macbeth’in içindeki kötü tutkuları harekete geçirir ve sonunu hazırlar. Kukla ve dramatik oyunculuğun iç içe geçtiği bu uyarlamada Macbeth sürrealist bir yorumla seyirci karşısına çıkıyor.
Tıpkı geçen sezon olduğu gibi bu sezon da devlet ve şehir tiyatrolarını izleyip yorumlamaya devam edeceğiz. Biletlere şuradan ulaşabilirsiniz