Kültür - Sanat
Osmanlıların Yetiştirmiş Olduğu En Büyük Mühendis: Takiyüddin

Osmanlıların yetiştirmiş olduğu en büyük mühendis olarak kabul edilen, zamanın önemli iki merkezi Şam ve Kahire’de eğitim almış, Padişah III.Murad Han’a İstanbul Rasathanesi’ni kurdurmuş, Kepler’in hocası Brahe ile aynı dönemde yaşayarak onunla hemen hemen aynı çalışmaları yapmış bir matematikçi, astronom, fizikçi, optik uzmanı, mekanikçi ve tıpçı: Takiyüddin!
14 Haziran 1526 tarihinin Şam’ında Türk kökenli bir aile içinde dünyaya gelen Takiyüddin’in tam adı, eserlerinde isim zinciri şeklinde belirttiği haliyle Ebu Bekir Takıyyüddin Muhammed b. Zeynüddin Ma‘ruf b. Ahmed er-Raşid ed-Dımaşki’dir. Takiyüddin’in bazı kitaplarında verilen tam isim zincirinin dokuz ve onuncu sırasında yer alan Mengü Bars ve Humar Tegin adlı ataları, Nureddin Mahmud Zengi ve Selahaddin Eyyubi’nin kumandanlarındandı. Babasının ve kendisinin taşıdığı Sahyuni nisbesi de Selahaddin Eyyubi’nin Mengü Bars’a verdiği Lazkiye kenti yakınlarındaki Sahyun Kalesi’yle ilgilidir.
Eğitim Dönemi…
Takiyüddin ilk eğitimini, Necmeddin el-Gazzi’nin Şam’da müderrislik yaptığını ve 1564 yılında Üsküdar’da öldüğünü söylediği babası Kadı Zeyneddin Ma‘ruf Efendi’den aldı. Kutbeddin İbn-i Sultan, Kemaleddin İbn-i Hamza, Şemseddin İbn-i Tolun, Takiyüddin Ebu Bekir b. Muhammed el-Belatunusi, Takiyüddin Ebu Bekir b. Muhammed el-Kari, Şehabeddin Ahmed b. Muhammed el-Gazzi ve Muhammed b. Muhammed İbn Maguş Şam’da ders gördüğü diğer hocalarıdır.
Ailesinin 1550 yılı civarında İstanbul’a gitmesi üzerine öğrenimini oradaki Çivizade Mehmed Efendi, Ebussuud Efendi, Kutbeddinzade Mehmed Efendi ve Saçlı Emir’in yanında tamamladı. Bilgi birikiminin artmasını ve özellikle astronomi ve matematik konularında derinleşmesini sağlayan bu öğrenim sürecinden sonra Mısır’a giderek Kahire’de Şeyhuniyye ve Sargatmışiyye medreselerinde müderrislik yaptı. Ardından İstanbul’a geldi ve Sadrazam Semiz Ali Paşa zamanında Edirnekapı Medresesi’ne müderris tayin edildi. Ancak bir süre sonra ailevi sebeplerle Kahire’ye döndü ve orada müderrislik görevini sürdürdü. Bu arada Mısır kadılığına getirilen Çivizade Mehmed Efendi’ye vekalet etti. Mısır kadılığına tayin edilen Kazasker Molla Abdülkerim Çelebi ile babası Kutbeddin Efendi’nin teşvikleriyle astronomi ve matematik üzerinde yoğunlaştı. Takiyüddin, bilimsel kişiliğinin oluşumunu derinden etkilediği anlaşılan Abdülkerim Çelebi’ye büyük saygı beslemiş ve optik hakkındaki kitabını ona ithaf etmiştir.
Değerli Araştırmalar…
Matematik ve astronomi araştırmalarını en ileri düzeye ulaştırdığı sırada tekrar İstanbul’a gelen (1570) ve bir yıl sonra Sultan II. Selim tarafından müneccimbaşılığa tayin edilen Takiyüddin, Galata Kulesi’nde gözlem çalışmalarına başladı ve birkaç yıl süren bu çalışmalarını 1577 yılından itibaren Sultan III. Murad’ın izniyle Tophane sırtlarında kurduğu rasathanede sürdürdü. Burada ayrıca bir kütüphane de oluşturdu. Ancak bir yandan siyasal bağlantıları, diğer bir yandan da yakın dostluklar kurduğu devlet adamlarının arasındaki çekişmeler onu ve rasathaneyi hedef alan bir yıpratma kampanyasının başlatılmasına yol açtı. Siyasi çekişmelere dini bir zemin hazırlamakta gecikmeyen Şeyhülislâm Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi’nin, “Rasathaneler bulundukları ülkeleri felâkete sürükler” şeklindeki fetvası yüzünden Osmanlı Devleti tarihindeki tek gözlemevi olan ve Türk Bilim Tarihi’nde büyük önem taşıyan İstanbul Rasathanesi, 22 Ocak 1580 tarihli bir hatt-ı hümayunla içindeki aletlerle birlikte tahrip edildi. Bu olaydan derin üzüntü duyarak köşesine çekilen Takiyüddin İstanbul’da vefat etti.
Osmanlı döneminde yetişen çok yönlü bilim ve düşünce adamlarından biri ve 16. yüzyıl Osmanlı ilminin en seçkin temsilcisi olan Takiyüddin matematik, astronomi, fizik, optik, mekanik ve tıp konularında çeşitli eserler kaleme almıştır. Onun çalışmalarına bakıldığında asıl ilgisinin astronomiye olduğu, bilimsel etkinliklerini bu ilginin belirlediği ve eserlerinin yaklaşık üçte birinin bu konuya ayrıldığı görülür. Özellikle gözlemlerinden elde ettiği verilere dayanarak yaptığı hesaplamaları ayın, yerin ve diğer gezegenlerin hareketlerindeki düzensizlikleri günümüz değerlerine yakın ölçülerde açıklaması onun bu konudaki bilgisini göstermektedir.
Gözlemevi…
Takiyüddin, eski ziclerin (bilimsel el kitapları) artık ihtiyacı karşılayamadığını, yeni gözlemlere gerek olduğunu belirterek daha önce İslam dünyasında yürütülen astronomi çalışmalarının Osmanlı Devleti’nde de sürdürülebilmesi için bir gözlemevi kurulmasını zorunlu gördüğünü bildirince III. Murad, Veziriazam Sokullu Mehmed Paşa ile Hoca Sadeddin Efendi’yi ona yardımcı olmakla görevlendirmiştir. Bazılarını Takiyüddin’in icat ettiği, dönemin en mükemmel gözlem aletleriyle donatılan İstanbul Rasathanesi, kısa ömrüne rağmen Tycho Brahe’nin kurduğu Uranienborg Gözlemevi’yle boy ölçüşecek nitelikteydi.
Takiyüddin’in diğer önemli araştırma alanı ise trigonometridir. 16. yüzyılın ünlü astronomu Copernicus’un sinüs terimini kullanmamasına rağmen sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjanttan söz ettiği bilinmektedir. Takiyüddin ise bunların tanımlarını vermiş, kanıtlamalarını yapmış, ayrıca birer derecelik aralıklarla 1 dereceden 90 dereceye kadar hesaplanmış sinüs ve tanjant tabloları hazırlamıştır. Aritmetik alanında kendine özgü pratik bir rakamlama sistemi geliştirerek altmışlı kesirlerin yerine ondalık kesirleri kullanmaya başlamış, böylece ondalık kesirlerin Batı’da bunu ilk kullanan Simon Stevin’den önce Doğu’da bilindiğini ortaya koymuştur. Ancak onun tam sayılarla ondalık kesirleri birbirinden ayırmak için kesir simgesi kullanmadığı ve ondalık kesir hanelerini sözel biçimde ifade ettiği görülmektedir. Bu arada cebir konularına da girmiş ve ikinci dereceden denklemleri aritmetik yoluyla çözmüştür.
Takiyüddin optik alanında da büyük başarı göstermiş ve İslâm dünyasında yaklaşık sekiz yüzyıl önce başlatılmış olan optik çalışmalarının sonucunda ulaşılan argüman ve problemleri nedensel ve matematiksel bağlamda tekrar değerlendirip yeni yaptığı deneylerle desteklemiştir. Onun ayrıca ilk defa ışığın küresel yayılımını anlattığı, yine ilk defa Batı’da bilinmesinden önce -adını vermeden- teleskoptan söz ettiği ve yaptığı bir aleti, “uzakta bulunmaları sebebiyle görülemeyen şeyleri gösterebilen bir billur” şeklinde tanımladığı yazdığı optik kitabından öğrenilmektedir.
Osmanlıların yetiştirdiği en önemli mühendis kabul edilen Takiyüddin mekanik saatler, kaldıraçlar ve göllerden, ırmaklardan, kuyulardan su çekmekte kullanılan -büyük ölçüde El-Cezeri’nin aletlerine benzeyen- çeşitli araç gereçler tasarlamış ve bunları bir eserinde ayrıntılarıyla açıklamıştır. Onun cep, duvar, masa ve astronomik gözlem saatlerini anlattığı kitap Batı dünyası dahil o yüzyılda konuyla ilgili en kapsamlı eserdir. Bir gözlem aracı diye bahsettiği saatlerinin en önemli özelliği dakikanın yanında saniyeyi de gösterebilmesidir. Batı’da saniyeyi gösteren saatlerin yapılmasının ve Brahe’nin gözlemevinde kullanılmasının İstanbul’daki rasathanenin kullanımından sonraya rastlaması Takiyüddin’in çalışmasını daha değerli hale getirmektedir.