Ölüm Yıl Dönümünde Cahit Sıtkı Tarancı’nın 7 Şiiri | Özçekim
Kültür - Sanat

Ömre 70 Yıl Biçip 46’sında Gitti: Ölüm Yıl Dönümünde Cahit Sıtkı Tarancı’nın 7 Şiiri

 

“Ölüm” deyince akla onun adı gelir. “Yaş 35 yolun yarısı eder” deyip 46 yaşında aramızdan ayrılarak hayatın sayılarla hiç işi olmadığını yüzümüze vurmuştu. Elimizde kalan tek fotoğrafında yüzü sanki onca hüznü hiç taşımamış gibi gülümsüyordu. Tatlı bir hüzündü onunkisi.

Ölümün yanı sıra onun eserlerinde görülen diğer unsur “yalnızlık”tı. Dünyada var olmanın sancısını taşıdıkça satırlarına taşırdı.

Tüm bunları yaparken Türk Edebiyatına yenilikler katmaktan da geri durmadı. Hece ölçüsünde değişmeyen kalıpların duraklarını atarak şiire yeni bir görüş getirdi.

Yaşama sevgisiyle karamsarlık arasında gitti geldi. Ölümü sıkça dile getirip ondan bir o kadar da kaçtı… “Ben ölecek adam değilim” şiirini de belki bu sebeple yazdı… İnsan ruhunun bir yansıması olan bu çelişki onun şiirlerinde vuku buldu.

İşte yaşama sevinci ve karamsarlık arasında kalmış 7 şiir:

1-)   Otuz Beş Yaş Şiiri

Otuz Beş Yaş Şiiri

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

 

Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

 

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim.

….

Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

 

2-) Desem Ki

Desem Ki

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,

Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,

Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,

Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,

Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,

Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,

Sende tattım yemişlerin cümlesini.

 

Desem ki sen benim için,

Hava kadar lazım,

Ekmek kadar mübarek,

Su gibi aziz bir şeysin;

Nimettensin, nimettensin!

Desem ki…

İnan bana sevgilim inan,

Evimde şenliksin, bahçemde bahar;

Ve soframda en eski şarap.

Ben sende yaşıyorum,

Sen bende hüküm sürmektesin.

Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,

Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.

Günlerden sonra bir gün,

Şayet sesimi fark edemezsen,

Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,

Bil ki ölmüşüm.

Fakat yine üzülme, müsterih ol;

Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,

Ve neden sonra

Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,

Hatırla ki mahşer günüdür

Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

 

3-) Anne Ne Yaptın

Anne Ne Yaptın

Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?

Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?

Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı

Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim.

 

Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?

Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?

Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün.

Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?

 

Sütünden tatlı mıdır anne sanki bu hayat?

Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi?

El aç yalvar gündüze geceye boyun uzat

Bu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi?

 

Karnında yaşıyordum kâfiydi saadetim

Anne istemiyordum ne tacı ne sarayı

Anne karnında fazla yaramazlık mı ettim?

Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?

 

4-) Ben Ölecek İnsan Değilim

Ben Ölecek İnsan Değilim

Kapımı çalıp durma ölüm,

Açmam;

Ben ölecek adam değilim.

 

Alıştım bir kere gökyüzüne;

Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.

Sıkılırım,

Kuşlar cıvıldamasa dallarında,

Yemişlerine doymadığım ağaçların,

Yağmur mu yağıyor,

Güneş mi var,

Fark etmeliyim

Baktığım pencereden.

Deniz görünmeli çıksam balkona.

Tamamlamalı manzarayı

Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar.

Ekmekten olamam doğrusu,

Nimet bildiğim;

Sudan geçemem,

Tuzludur teneffüs ettiğim hava.

Ya nasıl dururum olduğum yerde,

Öyle upuzun yatmış,

İki elim yanıma getirilmiş,

Hareketsiz,

Sükûta râmolmuş;

Sanki devrilmiş bir heykel?

5-) Memleket İsterim

Memleket İsterim

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

 

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

 

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

 

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

 

6-) Gün Eksilmesin Penceremden

Gün Eksilmesin Penceremden

Ne doğan güne hükmüm geçer,

Ne halden anlayan bulunur;

Ah aklımdan ölümüm geçer;

Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

 

Ve gönül Tanrısına der ki:

– Pervam yok verdiğin elemden;

Her mihnet kabulüm, yeter ki

Gün eksilmesin penceremden!

 

7-) Bir De Bakmışım Ki Ölmüşü Bir De Bakmışım Ki Ölmüşü

Bir de bakmışım ki ölmüşüm

Dünya sönmüş başucumda

Bir türlü gözümden gitmez

 

Ne gurbetlere düşmüşüm

İsterdim ki avuçlarımda…

Kimse halim sual etmez

 

Sorma nelerden olmuşum

Nelere etmişim veda

Böceklere gücüm yetmez

 

Buna da Göz At

Close
Close