Kültür - Sanat
Kırgız-Türk Edebiyatının Dünyaya Açılan Kapısı Cengiz Aytmatov’un Gözlerinizi Yaşartacak 5 Eseri
Biraz gerçeklik, biraz hüzün, bolca vefa, fazlaca iyi Edebiyat… Cengiz Aytmatov Kırgız-Türk Edebiyatını tüm dünyayla tanıştıran öncü yazarlarımızdan. Hiç haberimiz olmasa da onun o usta kalemi, evimize, gönlümüze, beynimize bir şekilde girmiştir. Bazen bir film olarak, bazen bir dizi olarak, bazen de bir kitap olarak.
Kırgızistan’da doğan yazarın edebiyatla tanışması okul yıllarına tekabül eder. Önce tıpkı Mehmet Akif Ersoy gibi veterinerlik diploması alır ve Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü’nde eğitimini tamamlar.
Kırgız Türklerine yapılan baskıları ele alarak halkının adeta sesi olmuş ve onları hakkında yerinde analizlerini karakterlerine giydirmiştir.
Aşk, toplum, sosyal ilişkiler, siyasi olaylar, rejimler, baskılar…Toplumunu sorunlarını bu kadar yansıtıp eziyetleri yazması, belki de onun bir savaş döneminde, siyasi açısından zor bir dönemde doğup böyle bir ortam yetişmesinden kaynaklanır.
Eserleri Türkçe dâhil 150’yi aşkın dile çevrilen yazarımızın okurken bitmemesi için dua edeceğiniz eserleri arasından 5 tanesini sizler için seçtik.
Not: Bazılarını zaten çoktaaan biliyorsunuz.
1-) Selvi Boylum-Al Yazmalım
Evet, evet… Türk sinemamızın olmazsa olmaz filmi Selvi Boylum Al Yazmalım, aslında Cengiz Aytmatov’un bir eseri. Film, kitaptan uyarlanmış. Filmini bu denli sevip defalarca izleyince kitabını okusak fena mı olur? Gelin, tanıtım bültenine bakalım ne anlatıyor:
Toplumsal ve siyasi geçiş süreçlerinde Kırgız halkının yaşadığı sancıları çeşitli hayat hikâyeleri üzerinden yansıtan Aytmatov, elinizdeki romanda, hızla gelişen teknolojinin bu halkın yaşayışı üzerindeki olumsuz etkilerine odaklanıyor. Okur, birbirini seven, talihsiz bir olay sonucu yolları ayrılan ve en sonunda garip bir tesadüfle tekrar karşılaşan iki insanın parçalanmış hayatlarına tanık olurken dönemin geniş toplumsal manzarasına da çok çeşitli açılardan bakma imkânı yakalıyor.
“Ya insanın yaratılışından bu, ya da ben böyleyim; hep bir şeylerin eksikliğini duyuyordum. […] Anarhay’da geçirdiğim son bir buçuk yılda oğlumun ve karımın özlemine dayanamaz olmuştum. Geceleri gözüme uyku girmiyordu. Samet’in gülümseyişi, tombul bacakları üstünde düşecekmiş gibi duruşu gitmiyordu gözlerimin önünden. Hele o körpe bebek kokusu sanki içime sinmişti.”
2-) Beyaz Gemi
Peçetelerinizi önden hazırlayın. Zaten yeterince kısa olan bu kitap, bir çırpıda bitecek ve siz gözünüzde yaşlarla kalakalacaksınız. Annesi ve babası tarafından terk edildiğinden dedesi ve üvey ninesiyle yaşayan bir çocuk… Onun yaşında kimselerin olmadığı bir vadi… Dedesinden başka kimsenin onu anlayıp sevmemesi… Anlatılan masallar ve çocuğun hayal dünyası… Her çocuk mutlu mudur? Çocukların saf hayal dünyası, kirli dünyayla tanışırsa ne olur? Tanıtım bültenine göz atalım:
Masalla gerçeği birleştiren bir eserdir. Geçmişi temsil eden dede ile geleceği temsil eden çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirilir. Adı eserde hiç geçmeyen çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu meydana çıkarılır. Aytmatov’un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, uzun yıllar tartışılan, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinden biridir.
3-) Cemile
Bir kafede arkadaşınızı beklerken, durakta araç beklerken, bir kahve eşliğinde, bir yolculukta rahatça okuyup bitirebileceğiniz bir aşk romanı. Hatta tüm dünyanın en çok okuduğu aşk romanları arasında. Yazara şöhretini kazandıran eserin bu olduğunu söylesek yanlış bilgi vermiş olmayız. Toplum baskısı, töre ve kurallar karşısında aşk… Kitap, günümüzde bile çok satanlar arasındadır. Tanıtım bülteni:
Aytmatov’a ilk büyük şöhretini kazandıran Cemile, bir çoklarınca en güzel aşk hikâyesi olarak değerlendirilmiştir. Gerçekten de Cemile, aşk ve tabiatın çocuk dikkat ve masumiyetiyle sunulduğu şahâne bir duygu tablosudur. Ayrıca töre ve çevre şartlarının insan unsurlarıyla ilişkileri açısından da olağanüstü bir hikâyedir.
4-) Toprak Ana
Maharet kısa sayfada anlatabilmek tüm hikâyeyi…. Ve yine Aytmatov’un maharetli kaleminden 138 sayfalık bir başyapıt. Ayrıca Aytmatov bu romanı ile Lenin Ödülü’ne layık görülmüştür. Sözü tanıtım bültenine bırakıyoruz, o her şeyi anlatıyor:
Erkekleri askere alınan köylerde geride kalanların çektiği sıkıntılar etkileyici bir üslupla anlatılır. Eldeki yetersiz yiyeceğin muhtaç olandan başlanarak dağıtılması, dört gözle beklenen hasat zamanları, umutların hasat zamanına ertelenmesi, savaş yüzünden ürünün hemen hepsinin merkezden istenmesi, boşa çıkan umutlar, yine açlık, sefalet, bir yandan cepheden gelen ölüm haberleri, umutsuz bekleyişler, savaşın uzun sürmesi üzerine aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, yine gidenler, ayrılıklar, gözyaşları… Yani tek kelimeyle ve bütün zulmetiyle; savaş.
5-) Gün Olur Asra Bedel
Böyle bir günü daha önce yaşamadınız… Yine toplum, yine asimilasyon ve eziyetler… Dün, bugün, yarın iç içe. Dünya bilimkurgu da var, fantastik de, gerçek de… Okumaya bedel:
ürek paralayan, tüyler ürperten bir haykırış…. Geçmiş, bugün ve yarın; bilim-kurgu, gerçek ve efsane bir arada gözler önüne serilir… Derin ve temiz aşklar, efsane ve masallar, KGB’nin acımasız uygulamaları, okuru heyecandan heyecana sürükler. Birbirinden ilginç ve sürükleyici konular ustalıkla bütünleştirilerek sunulur. “Mankurt hikâyesi bu eserle kültürümüze mal edilir. Yedigey, ölen emektar arkadaşı Kazangap’ın cenazesini mezarına götürürken, kendisinin ve milletinin geçmişini, acı-tatlı, düşündürücü yanlarıyla bir bir gözlerinin önünden geçirir. O gün “asra bedel bir gün” olur.