Kimsenin Yazamadığı Söz: Bu Da Geçer Ya Hu’nun Hikayesi
Kültür - Sanat

Kimsenin Yazamadığı Söz: Bu Da Geçer Ya Hu’nun Hikâyesi

Osmanlı’nın her yerinde; kahvehanelerde, duvarlarda, tabelalarda o söz yazılıydı. Hayat felsefesini yansıtan ve tarihten günümüze kalan o cümle: Bu da geçer ya hu! Bu cümlenin doğuş hikâyesi biraz ilginç, bir o kadar da ilham verici…

Osmanlı’nın Dar Günleri

Osmanlı’nın Dar Günleri Osmanlı’nın sıkıntılı yılları… Birçok bölgede bastırılamayan ayaklanmalar mevcut. Tahta 2. Mahmut geçiyor. Reformu, yenilikleri seven padişah; gözlerinin önünde dağılan bir imparatorluğu toplamak adına her şeyi yapıyor. 31 yıl iktidarda kalan 2.Mahmut döneminde saldırılar da karışıklıklar da sona ermiyor. Bir bunalım, sultanın başında büyüdükçe büyüyor.

“Bana Öyle Bir Söz Bulun Ki…”

Sultan sıkıntılı ve zor süreçlerinden birinde Sultan, sıkıntılı ve zor süreçlerinden birinde;

“Bana öyle bir söz bulun ki, bu dertlerin, bu acıların, bu sancıların arasında onu okuduğumda umutsuzluğum gitsin, tasam bitsin, acım dinsin. Sonra mutlu olduğumda yine onu okuyayım, rehavete kapılmayayım, dünya nimetlerine tamah etmeyeyim, saltanat makamının, tahtımın gücüyle aslımı, insanlığımı unutmayayım. İşte bu sözü, bir yüzüğe yazdırayım, her gördüğümde, neşemde ve hüznümde bana aynı etkiyi yapsın.” Diye emreder.

Bunun üzerine herkes padişahın istediği bu sözü aramak için seferber olmaya başlar.

Yüzük Ustaları, Âlimler, Şairler, Edipler…

yüzük ustaları İlk başvurulan durak, elbette yüzük ustaları oldu. Yüzük ustaları; padişahın emrini duyunca, “Bu iş, bizim haddimize değil. Sözü bulmak, bilgelerin âlimlerin işidir.” der.

Bir sonraki durak âlimler olur. Ancak âlimler “Biz tek sözle hem umutsuzluğu, hem mutluluğun rehavetini giderecek, hem de yüzüğe yazılacak kadar kısa bir sözü bulamayız. Bu şairlerin, ediplerin işidir.” Der.

Sonrasında nice şairler, edipler, işi kitap-kalem olanlar… Kim ne yazarsa yazın Sultan 2. Mahmut’un isteğine yaklaşamamış.

Derviş Gözüyle…

Derviş Gözüyle Derken bir gün Osmanlı’ya nice diyarlar gezmiş, nice insanlar gezmiş bir derviş gelmiş. 2.Mahmut’un isteği, kimsenin yazamadığı sözü; dervişe sormuşlar.

Derviş, durmuş, düşünmüş; gördüğü, geçtiği hayatlardan, diyarlardan geçmiş, gönlüne inmiş ve o tılsımlı sözü söyleyivermiş: “Bu da geçer ya hu!”

“Öyle Bir Yaz ki Ey Hattat!”

Hattat Tılsımlı sözü geçen herkes, sanki yıllardır kayıp olan bir parçayı bulmuş gibi heyecanlanmışlar. Hemen sözü alıp Hatta Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye götürmüşler. “Öyle bir yazı yaz ki ey hattat, sultanlar, vezirler, derdi olanlar, yokluk çekenler, umutsuzluğun pençesine düşenler ve dahi varlık içinde yüzüneler ve illa ki gücün, kuvvetin rehavetine kapılanlar gördüğünde kendine gelsin. Yedi iklim padişahının yüzüğüne yazılsın, hiç unutulmasın.”

Bu Da Geçer Ya Hu!

Bu Da Geçer Ya Hu Hattat, kamışını gönlüyle batırıp mürekkebe Celi sülüs istif tarzında yazıvermiş yazıyı. Yazı; yüzük ustaları tarafından yüzüğe işlenmiş. Ve Sultan Mahmut; o günden sonra yüzüğü bir daha hiç parmağından çıkarmamış. Keder içindeyken de mutluluk zafer içerisindeyken her seferinde yüzüğünün içindeki yazıyı okumuş. “Bu da geçer ya hu!”

Buna da Göz At

Close
Close