Kültür - Sanat
Kalbi Daima Sancılı Olan 6 Şair Adam
“Şiir, çıkmazdan beslenir.” cümlesini önümüze koyup şairlerimizin sol yanını şöyle bir sorgularsak hep aynı sonuca çıktığımızı görürüz: “Sancı!” Acının özünden beslenerek üreten ve durum ne olursa olsun kalbinde hep bir ağrıyla gezen şairlerimizi yakından tanıyalım. Elbette böylesi bir acıyı önermiyor, desteklemiyoruz ama acı, bazen büyütmüyor, güzelleştirmiyor mu insanı? Ne de olsa şöyle diyor Didem Madak:
“Ağlamayın, ağlamayın demiş bir Arap şair,
Savaşta yenilen halkına,
Acınız azalır…”
1. Turgut Uyar
İkinci Yeni’nin önemli ismi Turgut Uyar; kendi dünyasına “Acının Coğrafyası” der. Ve ekler, “Ben hep sıkıntılıyım. Yani bir adamın canı sıkılır, işte o benim.” der. Bu sıkıntısı şiirlerine de yansıyan ve en değerli şiirlerini bu dönemlerde yazan Uyar’ın acısına bin teşekkür ki bu şiirlere kavuşmuşuz!
2. Necip Fazıl Kısakürek
Kalbinde ve hayatında sancı taşıyan bir şairimiz de büyük üstat Necip Fazıl’dır. Yapılan edebî araştırmalar da onun hayatının sancısın ortaya koyar. Öyle ki şiirlerinin toplandığı kitabın adı ile “Çile”dir. Çilenin eksilmediği sancılı hayatı, onu şairliğe götürmüştür. İyi ki!
3. Sezai Karakoç
“Seni de vururlar bir gün ey acı!” Böyle demiyor mu hani “Acı” isimli şiirinde, İkinci Yeni’nin özgün şairi Sezai Karakoç… Onun yüreğini anlatmak için başka söze gerek var mı?
4. Ahmet Haşim
Akşamın şairiyse konu, acıya dem vurmamak olmaz. Bilirsiniz “Melali anlamayan nesle aşina olmayan” Ahmet Haşim; akşamların kızılının, kasvetin adamıdır. “Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta- Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…”
5. Fuzulî
“Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni” diyerek aşkın acısını bile kutsal bilen şair Fuzuli de kalbinde aşk ağrısı sürekli taşırdı. Öyle ki onun tek derdi aşkı için çöllere düşen Mecnun’u geçebilmek, ondan daha çok âşık olduğunu kanıtlayabilmekti.
6. Cahit Zarifoğlu
Konumuz sancıysa; Yedi Güzel Adam’ın biricik şairi Zarifoğlu’n anmadan olur mu? Bir günlüğüne nasıl başladığını hepimiz hatırlarız; “Ne çok acı var…” Sonra başka bir yerde devam ediyor acıyı anlatmaya; “Ruhumuz dar bir şeridin içinden sızılarla geçiyor…” Ah bu acıyı anlayabilen adamlar, iyi ki varlar!