Göbeklitepe: Dünyanın İlk Tapınağı | Özçekim
Kültür - Sanat

En Eskiye Yolculuk: Göbeklitepe

Derler ki, insanlık tarihinin bilinen en eski uygarlığı Sümerler’dir. M.Ö. 4000 yıllarında Fırat-Dicle nehirleri civarlarında kurulmuşlardır. Bundan sonra bilinen en eski uygarlıklar ise Mısır, Maya, Hin, Çin diye sıralanır. İlk uygarlıkların buluşları, yaşam şekilleri, âdetleri tarihe adım adım işledi. Yapılan arkeolojik kazılar, araştırmalar tarihin akışı hakkında ipuçları verdi.

Ama henüz tarihin bile bilmediği bir gerçek var ki Şanlıurfa kent merkezinin 18 km uzağında, Örencik Köyü yakınlarında sessiz ve derin bir uykuya dalmıştı: Göbeklitepe!

12.000 Yıldır Uyuyan Dev

1963 yılında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedilip  “V52 Neolitik Yerleşimi” olarak tanımlansa da o dönem kimse bu alanın tarih bilgilerini baştan yazacağını bilmiyordu.

Takvimler 1995’i gösterdiğinde ise Şanlıurfa Müze Müdürlüğü, Alman arkeolog Harald Hauptmann danışmanlığında bir kazı başlattı. Bu kazıda ortaya çıkanlar, tarihin unutulan bir parçasından, Göbeklitepe’den başkası değildi.

Göbeklitepe, 12.000 yıldır orada bir olan bir kült merkezi, zekice kurgulanmış bir tapınaktı. İçerisinde oymalar, taş heykeller, mabetler vardı. Kusursuz el işçiliğine, muhteşem bir mimar zekâsına sahip bu mekân; Sümerler’den de önce vardı. Tarihin bilinen ilk kült merkezi ve ilk anıtsal yapısıydı.

Mısır piramitlerinden eskiydi. Bilinen bütün tapınaklardan eskiydi. Göbeklitepe’nin bilinmesiyle birlikte dünya tarihi sıfırlanacak, yeni bir bakış açısı kazanacaktı. Çünkü Göbeklitepe gösteriyordu ki ilkel avcı toplumlarda da bir inanç sistemi vardı ve yerleşik düzene geçmeden önce barınak inşa edebilecek bilgiye sahiptiler.

Tarihe Yeni Bir Bakış

Bir toplanma, tören yeri olduğu düşünülen Göbeklitepe, çevresi 20 adet T biçimli sütunla çevrelenen bir tapınak. Merkezde ise iki adet T biçimli daha büyük yapı bulunuyor ki, el, kol, giysi kabartmalarına bakıldığından bunların karşılıklı bakan “iki insan” olduğu düşünülüyor.

12 metre yüksekliği ve 1.4 metre kalınlığında duvarları bulunan tapınağın içerisinde en ağırı 25 ton olan sıralı taşlar da bulunuyor. Fakat ilginç olan kısım bu noktadan sonra başlıyor. Henüz yabani hayvanların evcilleştirilmediği ve araç gereçlerin işlenerek kullanılmadığı bu dönemde tapınağın nasıl yapıldığı ve duvarlarda bulunan yabani ördek, örümcek, tilki ve yabani bitki oymalarının nasıl yapıldığı hâlen gizemini taşıyor.

Şu ana kadar dairesel olarak dizilmiş T şeklinde 20 taşın bulunduğu kazı çalışmaları tüm hızıyla devam ederken 200’e yakın taş bulunması öngörülüyor.

Göbeklitepe’de bulunan yapılar 3 zamansal katmana işaret etmektedir. Birinci katmanda;  doğal ve doldurma taştoprak bulunuyor. İkinci ve üçüncü katmanlarda ise tapınak buluntularının yer alıyor. Göbekli Tepe’yi alttaki iki katmanda bulunan T biçimli dikili taşlar simgeliyor.

Altta yer alan en eski üçüncü katmandaki dikili taşlar yaklaşık MÖ 11.000- 10.000‘e, üstteki ikinci katman ise MÖ 9000-8000’e tarihlendiriliyor.

Göbeklitepe’ye Nasıl Gidilir?

Şanlıurfa merkeze 18 km uzaklıkta olan ve Örencik Köyü’ne yakın olan Göbeklitepe’ye rehber eşliğinde birçok tur ve gezi düzenleniyor. Öyle ki Göbekliyepe’yi günde ortalama 1000 kişi ziyaret ediyor. Tarihe yeni bir kapı açan bu gizemli yer, yalnızca Türkiye için değil bütün dünya için büyük önem arz ettiğinden ülkemizin başlıca turizm merkezleri arasında yer alıyor.

Siz de en eskiye bir yolculuk yapmak isterseniz Şanlıurfa merkezden kalkan Göbeklitepe otobüsleriyle, özel araçla veya turlarla Göbeklitepe’nin büyülü dünyasına ulaşarak tarihe bakış açınızı değiştirebilirsiniz.

Buna da Göz At

Close
Close