Ekonomiyi Anlamak | Özçekim
Kültür - Sanat

Ekonomiyi Anlamak

Ekonomi aslında nedir? Doların düşmesi iyi bir şey midir? Bankalar neden sınırsız sayıda para basmaz. Yabancı ülkelerin ekonomisi düşündüğümüz kadar süper midir? Ev ekonomisi ülke ekonomisini nasıl domine eder? Bu ve daha pek çok sorunun cevabı aslında oldukça kritik. Karşınızda ekonomiyi anlamak…

Ekonomi Nedir?

Konuya en basit ve temel soruyla girizgah yapmak en doğrusu olacaktır. Nedir bu ekonomi? Aslında yaşamın ta kendisi desek, abartmış olmayız. Basitçe tarif etmemiz gerektiğinde şunu rahatça diyebiliriz ki; ekonomi insanların ihtiyaçlarını gidermeye çalışan bir bilim dalıdır. Üretim, ticaret, dağıtım ve tüketim, ithalat ve ihracattan oluşan insanın etkinliği olan bu tüketim neden krizlere girer, ne olur da ekonomik kriz olur ve dahası için devam edelim.

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

Bilmemiz gereken bir diğer kavram da; Gayri safi yurtiçi hasıla. Bunu olabilecek en basit dille açıklamaya çalışalım. Belli bir dönemin içerisinde üretilmiş olan tüm hizmet ve malların para birimi cinsinden değerine gayri safi yurtiçi hasıla diyebiliriz. Bunun o dönem içersinde ülkenin ulusal sınırları içerisinde o ülke ekonomik birimleri ya da yabancılar tarafından üretilmiş olması ise fark etmez. Ekonominin büyüklüğü veya büyümesini bizlere aktaran bu kavram; üç yolla hesaplanabilir. Bunlar üretim yolu, gelir yolu ve gider yolu. Örneğin; gider yolu üzerinden bir hesaplama yapalım. Tüketim harcamaları, yatırımlar, devlet harcamaları ve net ihracatı (dışa satım) toplayıp, bunu ithalatımızdan çıkarırsak farkı bulmuş olabiliriz.

Merkez Bankasının Görevi

Aslında bankalar sonsuz para bassa, biz de dünyanın ekonomik süper gücü olsak ne güzel olurdu değil mi? Hatta diğer iş kollarını bırakalım, hepimiz gece gündüz para basmaya yönelelim… İşte durum maalesef böyle değil. Hatta ona da geçmeden önce Merkez Bankası’nın işleyişine geçelim. Bankalarda faizler bazen çok yüksek olabiliyor. Halbuki faizler düşük olsa borçlar yükselir ve ekonomideki tüketim ve yatırımlar çoğalır. Ve geliyoruz o kritik noktaya. Eğer para miktarının artışı, üretimin artışını aşarsa enflasyon da doğrudan yükselmeye başlar ve bu sayede paranın değeri de düşmüş olur. Yani kağıt üzerinde çok paramız olmuş gibi durabilir ama ısınmak için para yakan ülkelerden birine dönebiliriz. Çuval çuval paralarla bir ekmek alır duruma düşebiliriz. Kağıt maliyetinden farkı kalmaz paramızın ve benzeri sorunlar ortaya rahatça çıkabilir.

Türk Liramız, Diğer Para Birimlerine Karşı Ne Durumda?

Bu başlıkta Türk Liramızın başka para birimlerine olan değerini etkileyen faktörleri ele alacağız. Bunlardan ilki Merkez Bankası’nın faizi. Bu faiz eğer yüksek olursa, paramızın döviz piyasasındaki miktarını azaltacaktır. Bu noktada da diyelim ki Amerikan Doları sabit kalırsa, ülkemizin para birimi daha çok değer kazanmış olmasını sağlar. Bunun yanı sıra, örneğimizde sabit kaldığını düşündüğümüz Amerikan Doları, bu doları kullanan yatırımcıların da ilgisini çeker ve bizim bankalara para yatırmak isterler. Çünkü yüksek faiz oranları ilgilerini çeker ve bizim de ülkemize döviz girmiş olur. Global piyasada talep artınca, değer artmış olur. Bunun yanı sıra, ülkemizdeki kendi vatandaşlarımızın tüketimi (özellikle tercihler yerli ve milli mallardan olunca) ve dış ülkelere yaptığımız ihracatın fazla olması gibi faktörler paramıza değer kazandıracak diğer faktörlerdir.

Ekonomik Krizler Doğal mı?

Bu sorunun cevabı kısa ve net bir şekilde, “gayet doğal” olarak yanıtlanabilir. Negatif ekonomik döngü ile ekonominin krize girmesi sadece bizde değil, tüm dünyada sorun. Zaten yakın zamanda global bir ekonomik kriz de bizleri bekliyor olarak görülmekte. Bir yerde yeni ekonomik kalkınma devrinin başlayacağını unutmamak gerek. Ekonomi tarihini araştırdığımızda ise ortalama her beş ile on sene arası neredeyse her ülkede ekonomik kriz yaşanıyor. Bu noktada en çok zarar gören kesimlere dikkat etmemiz lazım ki onlar, borç alıp akıllı yatırım yapmayan insanlardır. Kredi çekip ödeyemeyen, iş kurmaya çalışıp batan insanlar gibi örnekler verebiliriz.

Sonuç

Her ne olursa olsun, ayağımızı yorganımıza göre uzatmak, altından kalkamayacağımız borçların, işlerin altına girmemek gerek. Yerli malları tüketmeye özen göstermek, yerli üretim için çalışmaları arttırmak gerek. Bu sayede birey olarak da devlete katkımız olacaktır.

Buna da Göz At

Close
Close