O, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü’nün 24 yaşındaki gencecik yazarı… Türk Patent Entitüsüyle adı markalaşmış bir akademisyen, öğretmen, rehber… Divanlara yazılmış sayfaları günümüze aşkla ulaştırmayı kendine görev edinmiş bir şerh edici. Bakmayın nasihat dediğimize… Nasihat, işin biraz da adı… Divan şiirini sevdiren adam olarak gönüllerimizde yer edinen akademisyen-yazar İskender Pala’nın röportajlarında ve derslerinde verdiği hayata dokunacak tavsiyeleri sizler için derledik.
Okumak, Okumak, Okumak… Okuyunuz!
“İlk kuralımız okuma işini çok yapmak… Onu çok yaptığımız zaman her şeyi mümkün edebilirsiniz. Dostoyevski’yle bir çay içebilir, Gogol’la sohbet edebilir, Ömer Seyfettin’le seyahat edebilirsiniz. Çok okuyarak aşabilirsiniz engelleri… Okuyun… Her yerde; kafede, otobüste, vapurda… Dünyanız büyüyecek!”
Hedef Şart; İnsaniyet Hedefi Belirleyin!
“Bir hedefiniz olsun. Bu hedefe yürüyün. Bu hedefi yalnızca kariyer ya da eğitim olarak düşünmeyin. İnsaniyet hedefiniz olsun, insan olma hedefiniz olsun. İnsan, yaratılışı gereği gülmeye meyyaldir, iyiliğe, güzelliğe meyyaldir. Düşünün ki somurttuğunuz düşünün ki kötülük ettiğiniz her an, yaratılışınıza ters düşüyorsunuz.”
En İyisini Yapın, Diğer İsimleri Tarihe Gömün
Bir işi yaparken en iyisini yapmayı kendinize gaye edinin. Kendinize ideal edindiğiniz noktaya yürürken savrulamayın, bir rehberiniz olsun. Büyüklerin görevi küçükleri korumak; küçüklerin görevi ise kendilerini koruyanların yolundan gitmektir. Ancak bu yolda yürürken rehber edindiğiniz kişi için ‘Onun gibi olacağım!’ demeyin. ‘Öyle bir iş yapacağım ki onun adını tarihe gömeceğim.’ deyin. İçinizde ileride İskender Pala gibi olacağın diye düşünen biri varsa da bu düşünceden vazgeçsin. Şu İskender Pala denen adamı tarihe gömeceğim! Onun yaptıklarının adını sileceğim ve benim yaptıklarım konuşulacak!” deyin. Mimar Sinan gibi olmak isteyen bir mimar, başarılı olamaz. Bu bir başarı sayılmaz. Öyle işler yapın ki yaptığınız işin yansıması önce doğduğunuz topraklara yansısın; sonra dünya listelerini alt-üst etsin.
Seviyorum Deyin…
“Çok şey kaçırıyorsunuz çocuklar… Mesela bir mektup bile yazmıyorsunuz artık, her şey sanal. Sevgiyi ne çabuk harcıyorsunuz… Bugün annenize bir mektup yazın, “Anneciğim, seni çok seviyorum!” deyin… Anneniz öyle mutlu olacak ki ağlayacak…”
Eskiyi Anlayın, Deneyin…
“Atalarımızla aramızda büyük uçurumlar oluşmuş. Oysa eskiyi anlayabilsek, okuyabilsek açacağız bu uçurumu. Size yabancı gelen bir mektubu, yazıyı tercüme ettirir anlamak istersiniz değil mi? Peki niçin kaç yüzyıl önce kendi büyük dedelerimizin torunlarına yazdığımız mektupları okuyamıyoruz? Eskiyi okumaya anlamaya çalışsak aramızdaki uçurumlar kalkar; böyle eksiğiz çocuklar…”
