Kültür - Sanat
Çok Satan Kitaplar Neden Çok Satıyor?
Türkiye’de 2017 yılında 58 bin 27 kitap yayımlandı. Aynı yıl yapılan araştırmalara göre, Türkiye kitap okuma sırasında 86. Sırada yer aldı. Aynı grupta Afrika gibi gelişmemiş ülkeler de var. Dünyada kitap için ayrılan bütçe ortalama 1,3 dolar iken Türkiye’de yalnızca çeyrek dolar. Peki, bu kadar kitap basılıyorken, her gün bir yayınevi türüyorken, bu kadar kitap satılıyorken Türkiye, dünyanın neden gerisinde?
Bir ülkenin kültürünü çok satan kitaplar raflarından anlayabilir miyiz? Tam olarak anlayamasak da çok satanlar rafları bize o ülke hakkında fikir verebilir.
Peki, bizde en çok satanlarda hangi kitaplar var?
Bu sorunun cevabını aslında biliyorsunuz. Raflarda, metrolarda, insanların ellerinde artık “popüler kültür” ve “sosyal medya”ya esir düşmüş, hepsi bir ağızdan yazılmış kitaplar var. “Deneme” türü altında yayımlanan kitaplar da aynı doğrultuda rövanşta. Deneme deyince aklınıza Montaigne gelebilir. Ama yeni çağ denemeleri başka bir hal aldı.
Sosyal medya yazılarını alışılmış güzel cümleleri, özlü sözleri bir araya toplayıp etkileyici bir kapakla kitap haline getirmek yeni çağın modası ve yeni çağ modasının adı da deneme!
Bu kitapların bu kadar sevilmesinin altında yazan sebebi hiç düşündünüz mü? Psikolojik nedenlere baktığımızda bu kitapların bu kadar sevilmesindeki nedenleri üç başlıkta açıklayabiliriz; Empati, Medet Umma ve Çabuk Tüketilir Olması.
-
Empati
Okur, bu kitaplarda kendi hayatından ve kendinden bir parça buluyor. Bu sebeple orada yazılanlara ister istemez bir empati kuruyor. Günlük hayattan ve herkesin başına gelecek olaylardan paylar biçen kitaplar da bu vesileyle okuru içine çekiyor.
-
Medet Umma
Evet, medet umma! Daha önce okurun yaşadıklarını yaşayıp kaleme alan yazar, okur için bir medet aracı. Yazar, bazen öyle bir cümle kuruyor ki okur derin bir oh çekip “Evet, bunu duymak istiyordum!” diyebiliyor. Kafa dağıtmak, kendini iyi hissetmek isteyen okur, böylece güzel cümlelerden oluşan o kitaplara sığınıyor.
-
Çabuk Tüketilir Olma
Ne upuzun romanlar, ne piyesler… Bu tür kitapları çok çabuk okuyup bitirip kenara kaldırabiliyorsunuz. En beğendiğiniz sözlerin altını çizip, sonra da o sözleri sosyal medyada paylaştıktan sonra kitapla hiçbir işiniz kalmıyor. Böylece bir. Kitabı sonuna dek okumuş, bitirmiş oluyorsunuz. Sizi, beyninizi hiç yormayan bu kitaplar, çabucacık tüketiliyor. Hem de sosyal medyada like kazandırıyor.
Edebiyatımıza Wattpad Darbesi!
Wattpad, dünyada sıkça kullandıktan sonra ülkemize de sıçradı. Nedir bu Wattpad diye soracak olursanız; Wattpad, hikâye, roman, şiir, makale yayımlamaya yarayan ücretsiz bir okur-yazar topluluğudur. Yani yazılan her şeyi yayımlayarak okur kitlenizi burada toplayabilirsiniz. Dâhice değil mi? Ama daha önce defalarca kullanıldı. Burada yayımlanarak geniş bir kitleye ulaşan öyküler, romanlar yayınevleri tarafından keşfedildi, basıldı; yetmedi filme, diziye dönüştürüldü. Böylece roman türümüzde hiçbir edebi özelliği olmayan, hiçbir kriterden geçmeyen kitaplar doldurmaya başladı. Ancak bu, yayınevleri için önemli olmadı. Çünkü zaten hâlihazırda bir kitlesi olan kitapları basmak, onların işine geldi. İmza günlerinde kilometrelerce kuyruk oldu, kitaplar yok sattı. Önemli olan kitapların satmasıydı. Hedeflerine ulaştılar. Yeni nesil; kötü çocukların, gençlik dizileri gibi sıralanan karakterlerin, pembe dizi romanlarının esiri oldu. Wattpad, belki bir kitap okuma kültürü getirdi ama her şeyi meşrulaştıran hikâyelerin küçük yaştaki okurlara dahi erişmesi keşke getirmeseydi dedirtmiyor değil.
Sonuç olarak çok satan kitaplar, gerçekten edebi anlamda “çok satanlar”da değerlendirilmeli mi; burası biraz şaibeli. Şu bilgiyi de verelim ki, edebiyatımızın gerçek kişiliğini bulduğu Tanzimat döneminde bir kitap çok sattığında şöyle derlermiş: “Kitap çok sattı, acaba bir yerde hata mı yaptık?”