Dün, Türkiye’nin birçok bölgesinde beklenen kar yağışı gerçekleşti. Uzun süredir beklenen ve bir hayli geciken kar yağışını gören halk; bir taraftan soğukla mücadele ederken bir taraftan keyifli anlar yaşadı. Gelmesi dört gözle beklenen bir dost gibi, bir anda kapımızı çalan kar, kahvesini, çayını, salebini kapanı cama, balkona koşturdu. Peki, bu kadar da üşümemize rağmen biz bu kar yağışını neden bu kadar çok seviyoruz dersiniz?
E, Sosyal Medyaya Bir Kar Fotoğrafı da Biz Atmayalım mı?
Karın ilk taneleri yeryüzüne bürüdüğünde şapkalı, eldivenli, kahveli, kitapları fotoğraflarla sosyal medyaya yüklendiğimizi bence hiçbirimiz inkâr etmeyelim. Bembeyaz o görüntü, sosyal medyayı nasıl da canlandırıyor değil mi? Hem farklı şehirlerdeki arkadaşlarımız sayesinde diğer şehirlerdeki kar yağışını da izleme fırsatı buluyoruz. Yaşasın karlı sosyal medya!
İşi de Okulu da Çok Severiz Ama Tabii Tatili Es Geçemeyiz…
Kar demek, hepimizin zihninde önce tatil demek… Geç uyanılan sabahlar, yatağın içinde yapılan dizi-film keyfi demek. Kartopu savaşı demek, kardan adam demek… Perdenin ardından kremalı bir pastaya dönen sokağı ve kar yağışını izlemek demek. Kar demek, işi- okulu tatil yapan valiyi daha çok sevmek demek.
Çağ Değişir, Tüm Türkiye’den Gülümseten Manzaralar Hiç Değişmez!
Karlı havaların öğleninde, akşamında hep aynı haber, hep aynı derleme… Tarih ne olursa olsun; “Türkiye’den renkli kar manzaraları!” hazır. Kayıp düşen teyzeler, tatili fırsat bilip kartopu oynayan, poşetle kayan çocuklar… Çağ değişse de bu haberler hiç değişmeyecek…
Havucu, Zeytini, Atkısı: Kardan Adamsız Olur mu Hiç!
E, kar demişken kardan adamdan bahsetmemek olmaz elbette. Havuç burnu, zeytin gözleri, düğmeleri, atkısı, bir de elindeki dalıyla kışın ve karın gösterimi gibi.
Sobanın Sıcaklığı, Karın Kokusu: Maziyi Anmadan Olur mu?
Karın kendine has o temiz kokusu aklımıza kömürü, sobayı, odunu getirmez desek yalan söylemiş oluruz. Soba üzerinde pişen kestaneler, kaynatılan sular, kızartılan ekmekler… O günleri yâd etmeden kar geçmez biz de şimdi kalorifer peteklerine sarılarak sobaya ihanet etsek de…
Ve Asıl Kahraman: Kartopu Savaşı!
Dostları, arkadaşları hatta tüm mahalleyi toplayıp kartopu savaşı oynamanın tam zamanı! Tüm mahalle en çok kaynaştığımız, büyük-küçük demeden anlaştığımız zamanlar kartopu savaşları değil midir? E şimdi nasıl sevmeyiz ki bir kar yağışını?