Gezi
Kosova’dan Ergin, Kongo’dan İsmail; Bolu’da!
Bir Kosovalı ve bir Kongolu kalkıp Bolu’ya giderse, Özçekim de onlara eşlik ederse ne olur; Tuhaf Bir Gezi.
Bu tuhaf gezinin ayrıntılarını Kosova’dan Ergin’in, Demokratik Kongo’dan İsmail’in dilinden dinleyelim ve geziden görüntülerin bulunduğu video sayesinde onlarla Bolu’yu biz de gezelim.
Ergin Keçeli
Tabiatın ❤’i Bolu
Gezelim Görelim’de bugün İsmail ile Bolu ilini anlatıyoruz.. Upss! Hata 404: Sayfa Bulunamadı uyarısını duyar gibiyim… Eee boşuna dememişler ‘Hatasız kul olmaz’ diye. Bir şeyler karalayayım derken az daha kendimi karalıyordum. Zaten İsmail’e kalsa ohoo… Tabi ki bu sayıda da “Özçekim” ile devam ediyoruz diyaloğumuza. Yaz demedik kış demedik sen istedin Bolu’ya geldik. Hem Google amcamızdan aldığımız bazı kısa bilgileri sizlerle paylaşıp hem de kendi deneyimlerimizden bahsedeceğiz. Bolu ismi şehir anlamına gelen Polis’ten geliyormuş. Bolu denince insanın aklına doğal zenginlikleri geliyor. Belgrat ormanlarından sonra herhalde Türkiye’nin akciğerleri burasıdır diyebilirim çünkü nüfus oranından daha fazla yeşili barındıran bir yer. Üç tepe üzerine kurulmuş olması ve kış aylarında gezmeye gelmiş olmamız bize orada dört mevsimi aynı anda yaşatmış kadar oldu. Sabahleyin her tarafını bir sis kaplarken öğleye doğru yağmur yağmaya başladı, akşama doğru da kar yağışı kendini gösterdi. Şu tümceyi kurduktan sonra Meteorolog olsam yeriydi… İsmail’i uyarmıştım oysa! Dinleyen kim heyhat! Konu ne ara biz olduk ya abi derken kendimi Bolu’nun doğal güzelliklerinin içinde buluyoruz.
Kültür Çarşısı ⛲
Kültür çarşısı diyorum çünkü çarşıya geldiğimizde bizi kırmızı halı niteliğinde upuzun bir bisiklet yolu, etrafında Yıldırım Bayezid Camii, Osmanlı’dan kalma Orta Hamam ve Köroğlu Heykeli karşılıyor. Tarihi dokusu ve konumu itibari ile insan gözlerini camiden alamıyor. Yanında bulunan Orta Hamam da restore edilmiş ve kullanıma açık. Yaşadığımız bu modern dönemde hamam kültürü birçok ilde yok olmaya yüz tutmuşken burada hamam kültürünün devam etmesi gerçekten inanılmaz bir duygu. Köroğlu’nun hikâyesini İsmail’den dinlediniz ben de sizlere Bolu Beyi’nin hikâyesinden bahsedeceğim. Bolu Beyi, at meraklısı olduğu için yardımcısı Yusuf’u at bulması için gönderir. Fakat Yusuf’un getirdiği at yavrusunun çirkin olduğunu düşünen Bolu Beyi atı beğenmez ve kendisiyle alay edildiğini düşünür. Bunun üzerine Yusuf’un gözlerine mil çektirir ve atın yavrusuyla birlikte ikisini de kovar. Yusuf bunu oğluna anlatır ve zamanı gelince ondan intikam almasını ister. Oğlu büyür aynı zamanda at yavrusu da bir cengâvere dönüşür. Bolu Beyine intikamını şu dizelerde anlatır: “Benden Selam Olsun Bolu Beyine.” Bu dizelerden de aslında Yusuf’un oğlunun bizim halk kahramanımız Köroğlu olduğunu anlıyoruz.
Göl Zengini
Yaptığım araştırmalar sonucunda Bolu’nun 78 tane göle sahip olduğunu söyleyince ortam bir sessizliğe bürünüyor haliyle. Şuan yanımda İsmail’in yüzündeki şaşkınlık ifadesini görmenizi çok isterdim doğrusu! Gölleri say say bitmez fakat aralarında ilgimi en çok Abant ve Gölcük çekiyor. İsmail “sakın ha Kocaeli Gölcük ilçesiyle karıştırma burayı, burası ismini içinde bulunan küçük gölden alıyor.” diye beni uyarıyor. Gölün etrafını boydan boya iskele çevreliyor. Burada tam da İnstagram’a koymak istediğiniz gibi fotoğraflar çekinebilirsiniz. Gölün çevresinde geyikler yetiştirilir sonra da doğaya bırakılırmış. Uslu bir çocuk olursan İsmail belki sen de bir gün geyikleri görebilirsin .
İsmail Kasango
Kardan Korksaydık Bolu’ya Gitmezdik!
“Aralıkta gezmek harika bir şey.” Desem de inanmayın. Kanınız damarınızda donduğunda, parmaklarınız kontrol edilemez hale geldiğinde o zaman anlarsınız ne demek istediğim.
Bu durum biber yemek ya da korku filmi izlemek gibidir. Biberi nasıl acı olduğunu bile bile yiyorsa insan, korku filmini nasıl korkunç olduğunu bile bile izliyorsa insan ben de kışın havanın soğuk olduğunu bile bile gezenlerdenim. Evet, dünyada herkesin kendine has bir deliliği vardır. Bu sefer deliliğimiz bizi Bolu’ya getirdi. Her zaman olduğu gibi Ergin’i işin içine sürükledim. Her zaman olduğu gibi biraz direndikten sonra ne oldu ne bitti anlamadan kendimizi Bolu yolunda bulduk.
Türkiye’nin Akciğeri
Ergin’in anlattığı kadarıyla Bolu, doğasıyla ve gölleriyle zengin bir yermiş. Burada ağaçların sayısı insan sayısına göre %60 daha fazlaymış, Türkiye’nin önemli oksijen depolarındanmış, Tepeler üzerinde kurulan bir şehir olduğu için her mevsim soğuk ya da soğuğa yakın bir yermiş. Sadece tabiatıyla değil tarihiyle de damga vurmuş bir şehir olduğunu eklemeyi de unutmadı sevgili yoldaşım.
İnternet bilgilerini dinledikten sonra gerçek bilgileri öğrenme vakti gelmişti. Yani görerek öğrenecektik. Dedikleri kadar varmış; hava gerçekten soğuktu, her yerde ağaçları görmek mümkündü ve Bolu’nun havası çok temizdi. Sırasıyla nereler, gezdiğimizi anlatamam belki size ama beni etkileyen yerlerden bahsederim.
Bol Göllü Bolu
Bolu gölleriyle meşhur bir şehir. Onların en meşhuru da Abant gölüdür. Abant gölünün parkuru 7 kilometre olduğu için yürünmesi ne kadar zor görünse de doğa yürüyüşü yapmayı ve açık havada spor yapmayı sevenler için harika bir seçenekti. Aynı zamanda faytonla ya da bisikletle de gezilebilir. Araba pekiyi bir seçenek sayılmaz çünkü yola konsantre olmak lazım. En azında şoför için kötü bir seçenek bence. Gölcük ve yedi göller Abant’tan sonra en meşhur yerlerdir.
Çağdan Çağa
Köroğlu, Bolu halkının kahramanı sayılır. Zamanında zalim “Bolu Beyine” karşı çıkmak için eşkıya olmuş ama adil bir eşkıya. Bir nevi Robin Hood yani… Bolu Beyi’nden intikam almak için kılıç değil saz, söz ve kalemi kullandı. Bana göre dünyanın en etkileyici intikamı olmalı ki asırlar geçmesine rağmen hala insanların hafızalarında kazılı.
Dünya genelinde kabul görmüş Köroğlu’nun sözlerinden bir tanesi de “Tüfenk icat oldu, mertlik bozuldu.”sözüdür. Bu söz 16. ve 17. yüzyılda yaşanan değişikleri anlatan kısa ve öz bir sözdür. 20. ve 21. Yüzyılı görmüş jenerasyon olarak bazı değişikliklere şahit olduk. Bu değişiklikleri siz olsanız hangi sözle anlatırsınız?