Film - Dizi
Türk Dizilerindeki 14 Klişe
İçindekiler
Göster
Genel olarak Kore dizilerinden uyarlama olan dizilerimiz yaklaşık 10 bölüm sonra Türk Dizisi kıvamını yakalıyor. Tüm dizi ekibinin genlerinde olsa gerek entrikalar, zengin-fakir ilişkileri, yalanlar ve sırlar bizim dizilerimizdeki vazgeçilmezlerimiz.
1-) Dizideki her zenginin bir dağ evi var ve hep burayı pis işleri için kullanır.
2-) Canı sıkılıp evi terk eden kişi bavuluna askıdaki kıyafetlerini askılarıyla birlikte gelişigüzel koyar. Başka eşyaya ihtiyacı yok demek ki…
3-) Uykudan uyanan kadın-erkek herkesin yüzünde makyaj vardır ve saçları yapılıdır. Uyurken makyöz geliyor desek, dizideki fakirler de aynı?
4-) Kadının erkeğe; “Bırak kolumu, canımı acıtıyorsun!” demesi…
5-) Her zaman kötü giyimli, uzun sakallı, hayatın feleğinden geçmiş, genel olarak sahil civarında yaşayan, kısmen kâhin denebilecek kişilerin birden belirerek, dizideki başrollere hayatın anlamını veren konuşmalar yapması. Bizdeki Hızır mı acaba?
6-) Fakir kızların, şehir köy fark etmeksizin çiçekli basma elbise giymeleri.
7-) Yine zengin ve fakir kişilerin her koşulda taksiye binmesi. Zengin için problem yok ama fakir olan için ve genel olarak dizilerin İstanbul’da çekildiğini düşünürsek, bir de gece tarifesi var, en kısa mesafeyi hesap etsek… Yine asgari ücretten fazla maaş alıyor olması lazım.
8- ) Depresyona giren kişilerin elbiseleriyle duşa girip, yıkanmadan suyun altında saatlerce beklemeleri. Biz evde yapsak annemizden yiyeceğimiz azarı düşünemiyorum, depresyona girmezdik sanırım.
9-) Yaşanan kaza ve hastalık durumunda herkesin sürekli olarak aynı hastaneye gitmesi ve genel olarak birbirlerine telefonda hastaneyi sormadan geliyorum deyip elleriyle koymuş gibi hastaneyi bulmaları. 6. His?
10-) “Uzun süredir bu eve kimse gelmedi” denilen evlerin bal dök yala derecesinde temiz olması.
11-) Kişilerin ağladıktan sonra gözlerinde herhangi bir kızarıklık, şişlik belirtisi olmaması.
12-) Sokakta birinin diğerinden kaçarken bir tezgâhı devirmesi. Bu tezgâhlar genelde meyve sebze tezgâhı olur, hiç eskiciye çarpan görmedim?
13-) Birbirini seven kişilerin yaş farklarının hiçbir zaman bilinmemesi. Gerçek hayatta da bilmesek nasıl olurdu?
14-) Zengin holding sahibi babanın oğluna “Evlat” diye hitap etmesi.