Pazar günü yayıla yayıla evinde oturmayı sevenlerden misin? O halde sana dokunacak, içini ısıtacak, hayatına anlam katacak veya gerçekten etkileyecek film önerileri verelim. Aman, patlamış mısır deyince, çıtır çerezlik filmler gibi algılamayın. Bu üç filmin her biri, kendi dalının en iyilerinden. Hazırsan, başlayalım.
What’s Eating Gilbert Grape – Gibert’ın Hayalleri
Johnny Depp kadar, Leonardo di Carpio’nun da hakkını vermek gereken 1993 yapımı enfes bir film. Sakin bir kasabada yaşayan abi Gilbert (Johhny) zihinsel özürlü kardeşi Arnie’ye bakmak zorundadır. Obez bir anneleri, değişik de bir komşuları var. Gilbert Arnie’yi yıkar, onu sakinleştirir, onla ilgilenir. Tüm sorumluluğunu üstlenir. Bir gün Arnie haddini aşar, sinirlenir, ona bir tokat atar. O günden sonra da kendini affetmez. İnanılmaz güzel bir sona sahip olan filmde, kardeşlik bağlarının en yalın halini, usta ötesi 2 oyunculuğu (ki Leonardo daha çocuk!) ve çok daha fazlasını bulmak mümkün. Hem sakin yapısı hem etkileyici halleriyle olağanüstü bir film. İnanılmaz derecede dokunan, dingin ve enfes müzikleriyle, dinlendirici ortamlarıyla es geçmesi kabul edilemez bir film!
IMDB: 7.8/10
ÖzçekimMetre: 9.1/10
The Green Mile – Yeşil Yol
Tom Hanks’in filmi Yeşil Yol, 1999 yapımı bir film. Bu filmde yer alan dev adam John Coffey’nin (rahmetle anıyoruz) mucizeleri, özündeki inanılmaz iyi niyeti ile Paul’ün hapishane müdürlüğü arasında mekik dokuyan inanılmaz bir hikaye kaçırılmaması gereken filmlerden olmasını sağlıyor. İdam mahkumları, pişmanlıklar, hatalar, dersler, mucizeler, yardımlar, en büyük kötülükler… Bu filmin çok şey barındırıyor.
IMDB: 8.5/10
ÖzçekimMetre: 8.2/10
Man on the Moon – Aydaki Adam
1999 yapımı olan bu harika film, komediyle inanılmaz tezatın bir arada sürüklendiği enfes bir şey. Jim Carrey’in her rolü layıkıyla yerine getirmeyi başaran, müthiş bir aktör olduğunu bir kez daha görüyoruz. Komik olmayı bile doğru düzgün beceremeyen birisinin zirveye çıkışı, rating makinesine dönüşmesi ve inanılmaz zekasıyla yarattığı ilginç projeler var. Sonundaysa televizyonun öldüren eğlence olduğunu kanıtlayan olaylar ve kansere yakalanması, yine de insanları eğlendirmeye çalışması konu alınıyor. Başta güldüren, sonra düşündüren en sonda ağlatan A’dan Z’ye bir film.
