Film - Dizi
18. Ölüm Yıl Dönümünde Kemal Sunal’ı Kemal Sunal Yapan 7 Şey

Biz onu “İnek Şaban” olarak anıyor ve yalnızca adının geçmesiyle bile yüzümüze bir gülümseme konduruveriyoruz. Kendine has gülüşü, süsten, ihtişamdan uzak sadeliği, kimselere benzemeyen oyunculuğu, oyunculuk dışındaki hünerleri, güzel kalbi… O; Türk sinemasının güldürü ustası! 7’den 70’e herkesin kalbinde taht kurmuş ve sinemanın asıl değerini, amacını gün yüzüne çıkarmış, topluma mâl olmanın bedellerini hakkıyla yerine getirmiş bir sanatçı. O, Kemal Sunal!
3 Temmuz 2000’de bir çekime gitmek için bindiği uçakta geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrılsa da biz onu hâlâ filmleriyle izlemeye, yaşatmaya devam ediyoruz…
Belki filmlerinden, rollerinden onu çok iyi tanıyoruz ama onu gerçek bir sanatçı yapanı, onu Kemal Sunal yapan özelliklerini biliyor muyuz?
1-) Ortaokul ve liseyi toplam 11 yılda bitirdi. Hababam Sınıfı’nın İnek Şaban rolü, âdeta hayatında canlandı. Ama o pes etmedi. Gençlere örnek olmak için ünlü olduktan sonra üniversiteye başladı. Set aralarında ders çalıştı, devamsızlık yapmamaya çalıştı. 51 yaşında üniversiteden mezun oldu. Vefasını hiç yitirmedi.

2-) Lisans bitirme tezi ise kendisiydi. Televizyon ve Sinema’da Kemal Sunal Güldürüsü isimli tezi hazırladı, bununla yetinmedi; bitirme tezini genişletti, yüksek lisans yaparak sundu. Cevap olarak da “Beni kimse araştırmayacak galiba, ben yapayım.” dedi.
3-) Hayatı boyunca 82 filmde rol aldı. Ve her ne kadar güldürü ustamız olarak anılsa da, bizi çoğu zaman güldürse de zaman zaman ağlatmayı, zaman zaman düşündürmeyi bildi. Tıpkı gerçek bir oyuncu gibi, girdiği her rolde bir başkasıymış gibi kaldı içimizde.
4-) Rolünü bu kadar sahiplenişinden olsa gerek hayranları onu gerçek hayatta da filmlerindeki gibi sandı. Ama aksine o gerçek hayatında daha ciddi biriydi.
5-) VEFÂ
Gerçek bir sanatçı olduğu, kamera arkasında sergilediği davranışlarından da belliydi. Ölümünün ardından bir anılarını anlatan Emel Sayın, onun vefâsını bir kez daha gözler önüne serdi.
O zamanlar tığ gibi delikanlı, cepte para çok. Oyuncu bir de. Mavi Boncuk filmini çekiyoruz. Bir gün setten çıktık, eve gidiyoruz. Ben Laleli’de oturuyorum, Kemal benden önce çıktı. Herkes yevmiyesini almış, taksiyle giden gitti, kendi arabasıyla giden de gitti. Ben baktım ki Kemal yürüyerek gidiyor. Üç kilometre var gideceği yere. Her gün yürüyerek gidip geliyor, merak ettim nereye gidiyor bu adam böyle diye.
Uzun süre yürüdü. Sonra bir bankta bir adam yatıyordu, kaldırdı adamı bir şeyler konuştular. Cebinden para çıkarıp verdi. Şaşırmıştım, sonra biraz daha ilerde bir lokantaya girdi. Bir şey yemeden çıktı. Oraya da para verdiğini görmüştüm…
Bıraktım takibi. Banktaki adama yaklaştım, “Tanıyor musunuz o az önce size para veren adamı?” dedim. “Adını bilmem, sormam da her gün para verir bana…”dedi. Teşekkür ettim. Daha sonra az ilerideki lokantaya gittim, “Az önce gelen beyin borcu mu var size?” dedim. Tanımadılar beni. “Kemal Abi’nin mi? Yok hayır, bize her gün evsizler uğrar, yemek yediririz, o da sağ olsun onların yemek masrafını öder.” dedi.
Ertesi gün Kemal’in yanına gittim.
“Sen ne güzel bir adamsın ya…” dedim. Ne olduğunu anlayamadı, sarıldım ağladım… “Ölme sen benden önce.” dedim.
Dinletemedim…
6-) Türk sinemasına İnek Şaban’dan Tosun Paşa’ya, Kibar Feyzo’ya, Hazo’ya, Zühtü’ye, Sakar Şakir’e kadar unutulmaz birçok karakter bıraktı. Filmleri yıllar geçse de asla eskimedi. İşte az bilinse de asla eskimeyecek filmleri:
7-) İşine sâdıktı. 3 Temmuz günü, Balalayka isimli film çekimleri için Trabzon’a yola çıkacaktı. Bilet işlemlerini yapan hostese, içine doğmuş gibi “ Canım, hiç gitmek istemiyor. Ama film çekimi var, gitmek zorundayım” dedi. Bindiği o uçakta kalp krizi geçirerek o filmde oynayamadan aramızdan ayrıldı.
Saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz.