İlk Zamanlardan Günümüze Sinemanın Zaman Tüneli | Özçekim
6. SayıDergiFilm - Dizi

İlk Zamanlardan Günümüze Sinemanın Zaman Tüneli

“Perde büyülü bir dünyadır. Öyle bir gücü vardır ki, duyguları başka hiçbir sanat formunun yanına bile yaklaşamayacağı bir şekilde ortaya çıkarır.”

Stanley Kubrick

1800’lerin sonu…

SİNEMANIN BAŞLANGICI

SİNEMANIN BAŞLANGICI

Sinemanın hiç var olmadığı bir zamanı hayal edebiliyor musun? Bu, bizler için oldukça güç. Dünyadaki ilk sinema örneği de, Auguste ve Louis ismindeki iki kardeşin bir araya gelip harekete geçmeleri ile gerçekleşti. Resimler arka arkaya gösteriliyor, Paris’te bir kafede bu şekilde film gösterisi yapılıyordu. Ancak 1800’lerin sonunda ilk kez filmlerle tanışan halk oldukça şaşkın, hayranlık içinde ve korku doluydular. Aradan geçen yıllarda ise canlı ve uzun metrajlı filmlerin devreye girmesi ile bir şekillenme yaşandı.

 

1910’lar…

HOLLYWOOD BAŞLAR

HOLLYWOOD

Yirminci yüzyılın başları, Amerika’dan dünyaya yayılan Hollywood efsanesinin de doğuş zamanı olmuştur. Yıllar 1910’a geldiğinde Hollywood menşeili ilk film olan “In Old California” gösterime girmişti ve 108 yıldır Hollywood filmleri aramızda. Daha da yüzlerce yıl sürecek gibi duruyor. 1916 yılında seyirci ile buluşan ve Hollywood’da gişe rekortmeni olma ünvanını kazanan ilk filmlerden biri, D.W. Griffith’in 3,5 saatlik dev uzunluğa sahip epik yapımı “Hoşgörüsüzlük” filmi ile olmuştu. İlk dönemlerde komedi ön ön plandaydı. Charlie Chaplin ve Buster Keaton döneme damga vuruyor, tatlı bir rekabet içine de giriyorlardı.

 

1927’den sonra…

SESLİ FİLMLER ZAMANI

SESLİ FİLMLER ZAMANI

Caz  Mugannisi, Al Jolson’ın sinemaya ses getirdiği ilk yapıttı. Ve slogan olarak “Daha hiçbir şey duymadınız!” diyerek ilgileri apayrı boyuta getirmişti. Yine de Charlie Chaplin gibi bazı isimler sesi hemen benimsemedi. Nitekim 4 yıl sonra 1931’de Chaplin, “Şehrin Işıkları” adlı eseri ile en iyi sessiz filmlerden birini daha çekti. Sese geçişe herkes ayak uyduramadı. Yeni teknoloji filmlerin yapımını zorlaştırdı ve pek çok yıldızın kariyeri de sekteye uğradu hatta sona bile erebildi. Daha sonra tekrar toparlanma dönemi geldi ve 1930 ve 1940’larda bugünlerden bile daha iyi olduğu iddia edilen eserler ortaya çıktı. Hatta 2. Dünya Savaşı ve Büyük Buhrana rağmen var olan kalite ve cazibe gözlerden kaçmıyordu.

 

 

 

1950’ler…

KORKU VE HAYRET DÖNEMİ

KORKU VE HAYRET DÖNEMİ

Birinci Dünya Savaşı sonunda sinemada yeniliğin önünü açan millet Almanlar olsa da daha sonra söz sırası Japonya’ya geçmişti. Batı’daki uluslararası filmlere ve sinemaya karşı olan ilginin büyük oranda arması, zeki bir cinayet hikayesi olan Raşomon ile gündeme gelmişti. Bu sayede Akira Kurosawa da yönetmen olarak adını büyük bir güç ile duyurmuştur. Soğuk savaşın korkusu, bu dönemde çekilmiş filmlerin çehresini etkilemiştir. Popüler eğlencenin taşkın versiyonlarından soğuk savaşa ilişkin korkulara kadar pek çok duygu bu dönem filmlerinde yansıtıldı. Dönemin sonlarında görücüye çıkan “400 Darbe” isimli film, Fransız yönetmen François Truffaut’un eseriydi. Fransız yeni dalganın zirvesini yaşatan bu yapım, toplumu realist bir dille ele almıştı.

 

1960’lar…

SEYİRCİ VE FİLMLER KURALLARI YIKIYOR

SEYİRCİ VE FİLMLER KURALLARI YIKIYOR

Aslında 1950’ler sinema adına tehlike bir dönemdi. Çünkü televizyonlar evlere girmeye başlamıştı ve “İnsanlar neden sinemaya gitsinler ki?” gibi bir algı oluşmuştu. İşte tam da burada kocaman bir öfkeli ruh hali doğdu ve kuralları yıkan filmler ardı ardına geldi. Klasik anlatıyı hiçe sayan Tatlı Hayat’tan, soğuk savaş uzay yarışına gönderme yapan Aya Seyahat’e; Cezayir bağımsızlık savaşını ele alan ve haber filmi tadında çekilen yapımdan, kanunun kuvveti ve kirli adamı sinematik şiddet ile anlatıp ağızları apaçık bırakan Otomatik Portakal’a kadar akıl almaz filmler tek tek izleyicinin karşısına çıkıyordu.

 

1975’ler…

GİŞE REKORTMENİ FİLMLERİN ÇAĞI

GİŞE REKORTMENİ FİLMLERİN ÇAĞI

Şimdi ele alacağımız dönem ise 1975 ile 1992 yılları arasını kapsıyor. Önce Betamax, ardından da VHS formatındaki videokasetlerin ayyuka çıktığı ve evde sinema keyfinin arttığı bu dönemde Star Wars gibi bilimkurguyu ele alan ve günümüzde de süren, fantastik çalışmalar ilk kez bu kadar ön plana çıkmıştı ve ciddi hasılatlar yapıyordu. Stephen Spielberg’ün Jaws’ı “Gişe rekortmenleri çağı”nı açan ilk filmdi. Gülünç ve gerçekdışı duran bu filmi Spielberg vizyona koymaya bile çekiniyordu aslında. Ama öyle olmadı. Rekorlar kırdı, hit oldu. Aynı dönemde Avustralya’da ise Peter Wair isimki usta yönetmen, Jaws kadar ilgi çeken bir hikaye çekti. Burada 1900’ün taşrasında kaybolan, ortadan kalkan okullu kızların hikayesi ele alınıyordu. Ayrıca dünyanın en iyi yönetmenlerinden Rus Tarkovski, bugün bile sırrına tam ulaşılamayan Stalker’ı çekmişti.

 

1992’den Günümüze…

TEKNOLOJİ ÇAĞ ATLADI

TEKNOLOJİ ÇAĞ ATLADI

Ne televizyonlar, ne VHS kasetler sinemayı alt edemedi. Hatta DVD’ler, Blu-ray’ler de edemedi. Gerçek olan tek şey sinema ve evde izleyebilsek de orası ayrı bir dünya! Artık bu resmen kabul gördü. Kültürler çarpışıyor, Güneydoğu Asya, Latin Amerika, Türkiye ve Hindistan yapımı filmler de ön plana çıkıyordu. Mesela Quentin Tarantino’nun geçmişe saygı duruşunda bulunduğu filmler ve takıntılı dünyaları ağır ilgi çekiyordu ancak Nuri Bilge Ceylan’ın “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmi de dünya tarafından kabul görüyordu. Bilgisayar efektleri en üst seviyeye çıktı. Dijital devrim meydana geldi. Görsel kalite arttı ve maliyet biraz daha düştü. Pulp Fiction gibi, Üç Renk: Kırmızı gibi, Esaretin Bedeli gibi birbirinden efsane filmler son dönemlerde bizlerle buluştu ve daha da gelişen bir şekilde buluşmaya devam edecekler…

 

1914-2018

BONUS! TÜRK SİNEMASI TARİHİ

BONUS! TÜRK SİNEMASI TARİHİ

Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı üzerine Fuat Uzkınay tarafından çekilen 1914 yapımı film, Rus Abidesi’nin yıkılışını konu alır ve ilk Türk filmidir. Ancak bu filme dair net kayıtları bulmak zordur. Daha sonra yine 1. Dünya Savaşı döneminde 3 tane belgesel nitelikli filmlerimiz olmuştur ancak bizim esas sinemalar dönemimiz Sadri Alışık, Sezer Sezin, Eşref Kolçak, Hulusi Kentmen ve Halit Akçatepe gibi usta oyuncuların ilk filmlerine imza attığı 1950’li yıllar ve sonrasını kapsar. Yeşilçam bizim için mihenk taşıdır. Cengiz Aytmatov’un öyküsünden uyarlanan “Selvi Boylum Al Yazmalım” Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ı parlatan efsane bir Türk filmidir. Bunun dışında Mavi Boncuk, Hababam Sınıfı serisi ve çok daha fazlası da var. Kemal Sunal, Tarık Akan gibi isimleri saygıyla anmadan olmaz. Günümüzde de Nuri Bilge Ceylan, Çağan Irmak gibi yönetmenler, Tuncel Kurtiz, Haluk Bilginer gibi aktörler kaliteli filmlerin bizimle buluşmasını sağlayan isimlerden sadece bazıları…

Buna da Göz At

Close
Close