6. SayıTeknoloji & Uzay
Teknolojiyi Baştan Yazan Adam: Steve Jobs
En özel anlarını bir fotoğrafa sığdırmaya çalışırken yanında o vardı.
O çok beklediğin telefonun sesini duyunca heyecanına ortaktı,
Hatta biz bu dergiyi hazırlarken bu işte onun da bir parmağı vardı,
O teknolojinin akışını değiştirdi, teknolojiyi adeta yeniden yazdı: Steve Jobs
Dünyaya gözünü açar açmaz öz ailesinden ayrılmış ve başka bir aileye evlatlık verilmiş olabilirdi,
Üniversiteyi bırakmış, aç gezmiş bedava yemek peşinde koşmuş da olabilirdi,
Bir çiftliğin garajında bilgisayar üretmiş,
Kurucusu olduğu öz be öz şirketi Apple’dan kovulmuş olabilirdi
Ama onu tüm dünyaya tanıtıp Steve Jobs yapan bir şey vardı:
Noktaları birleştirmek ve asla vazgeçmemek!
Doğar Doğmaz Evlatlık Verilen Bir Bebek…
“ Evrende bir iz bırakmak istiyorum.”
24 Şubat 1955, San Francisco… İkisi de üniversite öğrencisi iki genç… JoanneSchieble ve Suriye asıllı AbdulfattahJohn’ Jandali’nin çocukları oldu. Anne, bu çocuğu evli olmadıkları gerekçesiyle başka bir çifte vermek istedi. Ancak tek bir şartı vardı: onu evlatlık alacak ailenin üniversite mezunu olması. Aile, henüz çocuk doğmadan ayarlanmıştı. Ancak ortada bir sorun vardı. Bebeği evlatlık alacak anne; üniversite mezunu değildi, baba ise liseyi bile bitirmemişti. Biyolojik anne JoanneSchieble; bu durumda bebeğini evlatlık vermeyi reddetti. Ancak aile, çocuğu kesinlikle üniversiteye gönderecekleri konusunda söz verince, anne yumuşadı; bebeği vermeyi kabul etti. Bebek, henüz bir haftalıkken işçi olan bu çifte evlatlık olarak verildi. O aile Paul ve ClaraJobs çiftinden, o bebek de Steve Jobs’tan başkası değildi. Steve Jobs’un yıllar sonra tüm dünyada devrim niteliği taşıyacak ilk Apple bilgisayarı o evin garajında üreteceğini henüz kimse bilmiyordu.
Depozitolu Kola Şişeleri
“İşiniz, her zaman hayatınızın büyük bir kısmını dolduracaktır. Hayatınızda, neyi ve kimi sevdiğinize iyi karar verin.”
Paul ve ClaraJobs; biyolojik anneye verdiği sözü tuttu. Steve Jobs, o günden tam 17 yıl sonra üniversiteye başladı, hem de Stanford Üniversitesi gibi oldukça pahalı bir üniversitede. İkisi de birer işçi olan ve ortalama bir gelir düzeyine sahip olan Jobs çifti, oğullarını en iyi şartlarda okutmak için tüm birikimini ortaya döktü. Ellerine geçen tüm parayı da Jobs’a eğitim masrafları için yolluyordu. Altı aylık bir üniversite hayatı ardından Jobs, endişeye düşmeye başladı. Yaşamını nereye yöneltecekti? Üniversite, bu yolda ona nasıl yardımcı olacaktı? Anne-babası biriktirdikleri tüm parayı ona yolluyordu, buna hakkı var mıydı? Bir şeyler yapmalıydı ama ne? Üniversite öğrenimi olmadan da başarıyı yakalayabilirdi, kendini buna inandırdı. Kararını verdi ve üniversiteden ayrıldı. Ancak derslerden hemen kopmadı. Ona dayatılan ve zorla öğretilen derslerden kaçıp ilgisini çekenlere yöneldi. Tabii, eski rahatı artık yoktu. Her şeyden önce öğrenci yurdunda ona ait bir oda yoktu arkadaşlarının odasında uyuyordu. Depozitolu beş adet kola şişesi toplayıp götürüyor, karşılığında yiyecek bir şeyler arıyordu. Pazar günleri Hare Krishna Kilisesi’nde bedava ve güzel yemek yemek için on iki kilometre yol yürüyordu.
Tarihi Tanışma: Steve Wozniak
“ Mezarlıktaki en zengin adam olmak, benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Geceleri yatağıma yattığımda, bugün gerçekten harika işler yaptım diyebilmek ise benim için mükemmel.”
Herkesin hayatında yaşamını başka yöne sürükleyen birileri vardır. Steve Jobs’unki hiç şüphesizdir ki Steve Wozniak’tı. Steve Wozniak da tıpkı Steve Jobs gibi hayalleri olan bir teknisyendi. Tanıştıklarında hesap makineleri üzerine çalışıyordu. Steve Jobs’un da teknisyen olarak görev aldığı Ateri isimli şirkette tanıştılar ve birbirleriyle çok şey paylaşacaklarını anladılar. O dönemde Steve, içten içe kendini arıyordu, bunun için Hindistan’a bir yolculuğa çıktı. Döndüğünde içinde bir Budist inancı vardı saçları ise tıpkı Budistlerinki gibi kazıtılmıştı. Niyeti macera değildi, kendisi o dönemi sonradan şöyle anlatacaktı “Benim için ciddi bir arayıştı. Aydınlanma fikrine odaklanmıştım ve kim olduğumu evrendeki yerimi anlamaya çalışıyordum.”
İlk Kişisel Bilgisayar
“İnsanlar çoğu zaman istedikleri şeyin ne olduğunu, sen onlara bir şeyler gösterene kadar bilmezler.”
Steve, okulu bıraktıktan sonra girdiği Atari şirketinde çok şey öğrendi. O esnada Ev Yapımı Bilgisayar Kulübü’ne katılıyordu. Yakın arkadaşı Steve Wozniak da ona eşlik ediyordu. Düzenli olarak toplantılara katılıyor ve fikirler geliştiriyorlardı. Jobs’un aile garajında bir araya gelip çalışıyorlardı. Bu çalışmalar sonunda meyvesini verdi. Steve Wozniak’ın o garajda ürettiği anakart, bilgisayar klavyesinde basılan harfin monitörde gözükmesini sağlıyordu. İkisi de teknolojik tarihin kaderini değiştiren bir buluş yaptıklarından habersiz ekrana baktı. İşte, bu bir ilkti! Birlikte katıldıkları ve neredeyse hiç kaçırmadıkları toplantılarından birinde bu defa ürettikleri bilgisayarın, o zaman hiç bilmeseler de, yüzyılın buluşunun tanıtımını yaptılar. İlgi şahaneydi. Artık bu buluş üstüne yoğunlaşabilirlerdi.
Hey Woz, Apple’a Ne Dersin: Apple Doğuyor
“ Bir işi basitleştirmek için düşüncelerinizi sadeleştirmeniz gerekir. Bu da çok çaba gerektirir. Ancak sonunda buna değecektir, çünkü o noktaya vardığınızda, dağları yerinden oynatabilirsiniz.”
Wozniak, bunu satışa geçirmeyi aklından bile geçirmezken Steve Jobs, bu ürünlerin ne kadar para edeceğini düşünüyordu. En başından beri kendine ait bir şirket açma hayali vardı ve bu hayale artık erişebilirdi. İki arkadaş, bu hayal uğruna yola çıktılar. Sağdan soldan borç aldılar; Wozniak hesap makinesini sattı, Jobs ise babasının wolkswogen minibüsünü. Böylece sermaye artık hazırdı. Ste Jobs o zamanlar bir çiftlikte çalışıyordu ve elma bölümünden sorumluydu. Bir gün isim düşünürlerken birden: “Hey Woz, apple’a ne dersin?” dedi. Ayrıca Apple ismi alfabetik olarak Atari’den de önce geliyordu. Aralarına son anda, daha sonra ararlından ayrılacak arkadaşları Ron Wayne de katıldı. Ve 1 Nisan 1976. Yer, Mountain View’da, Ron Wayne’in dairesi; hisseler dağıtıldı ve dünyaya damga vuracak Apple kuruldu. O gün orada kendinden emin adam Steve Jobs, Apple’ı ilan etti.
Noktaları Birleştirmek…
Geleceğinize bakarak, hayatınızdaki noktaları birleştiremezsiniz. O noktaları ancak, geçmiştekilere bakarak birleştirebilirsiniz. Bu yüzden gelecekte bu noktaların, bir şekilde birleştiğine inanın.
Apple, zaman zaman zorluklardan geçse de kişisel bilgisayar furyasını tüm dünyaya yaymaya, ilklere imza atmaya devam ediyordu. Bu zamanlardan birinde Steve Jobs ile PepsiCo’nun eski Ceosu olan ve Jobs’un “Hayatının geri kalan bölümünde şekerli su mu satmak istersin, yoksa benimle dünyayı değiştirmek mi? ” diyerek işe aldığı John Sculley arasnda bir gerginlik yaşandı. Yaşanana gerginlik yönetim kuruluna taşındı ve Steve Jobs haksız bulunarak kendi şirketi Apple’dan kovuldu. Kendisi daha sonra o günleri, “Noktaları birleştirince fark ettim, meğer Apple’dan çıkarılmam hayatımdaki en güzel şeymiş.” Olarak yorumlayacaktı. Noktaları birleştirmek onun her fırsatta değindiği bir konuydu. Eğer, üniversiteyi bıraktığında kaligrafi derslerine girmeseydi, şu anda bilgisayarlardaki farklı fontların olamayacağını söylerdi. Noktalar birleşince hayat ve başa gelenler her zaman haklı çıkardı. O yalnızca bir CEO değil; görüşü ve hayata bakışıyla herkesin hayran olacağı bir idoldü. 9 Ocak 2007’de ilk devrim niteliğindeki ilk iPhone’u tanıtarak teknolojiye bir devir daha ekledi. Herkesi hayran bırakan telefonu tanıtırken dilinde yine hayalleri vardı: ” Aslında kafamda cam bir zemin üzerinde yalnızca elinizi, parmaklarınızı kullanarak çalışabileceğiniz bir tablet üretmek fikri vardı.” Ancak noktalar birleşince işler yine değişmiş olsa gerek…