1. SayıTarihYakın Çekim
Moro Müslümanları Kimdir? – Filipinler Moro Adası
Dünyanın öbür ucunda belki varlığından dahi haberdar olmadığımız insanlarla aynı kitaba inanıyoruz. Aynı şekilde secdeye baş koyuyor, aynı kelamla her işimize başlıyoruz: Bismillah… Biz onları bilmiyor ve tanımıyor olsak da onlar bizleri çok iyi tanıyor çünkü hatırlarından çıkmıyor, Abdülhamit Han’ın Hilafet elini onlara uzatışı. Adı dahi uzak olan Dünyanın öbür ucunda, Uzak Doğu’da ümmetin çocukları (Moro Müslümanları) yıllar yılı dinmeyen bir sömürüye direnerek dünyada başarıya ulaşmış ilk İslam direnişine imza attılar. Gelin onları daha yakından tanıyalım.
Moro Müslümanlarının İslamiyet ile Tanışması
Bir adalar ülkesi olan Filipinler’in çoğunlukla Mindanao adası Moro Bölgesi’nde yaşayan Müslümanların, İslâmiyet ile tanışması 9. ve 10. Yüzyılla dayanıyor. Bu dönemde Filipin Adaları, Kızıldeniz’den Çin Denizi’ne kadar uzanan ve Müslümanların denetiminde bulunan deniz ticaretine dâhil olur. Böylece Müslüman tacirler uğradıkları bir yer haline gelir. Müslüman tüccarlar; İnci, baharat gibi malları aldıktan sonra Çin’e yolculuk yaptıkları sırada konaklamak için bazı Filipin adalarına uğrarlar. Bu ziyaretler sırasında, öncesinde Budizmin etkili olduğu bölgede insanların inançlarında etkili olmaya başarlar. Ardından bölgede Müslüman Sultanlıklar kurulur ve Müslümanlar bir bir krallıklarını ilan ederler. Böylece siyasi güç kazanan İslâmiyet, kısa sürede Filipinlere yayılmaya başlar ve ülkenin tamamı İslamlaşma süreci içine girer. Ta ki İspanyolların gelişine kadar…
MORO İsminde Müslümanlık Saklı
Moro ismi, Endülüs Devletini kuran Morocco (Fas) ve Moritanya’dan gelen Müslümanlar için kullanılan bir tabir. İspanyollar, Filpinlere geldiklerinde yaşam şekli olarak Endülüslü Müslümanlara benzettikleri halka bu isimle hitap ediyor: Moro. Ancak İspanyolların bölge Müslümanları için kullandığı bir tabir daha var. “Juramentado enemigo” yani “ölünceye kadar savaşacağına and içmiş ezeli düşman.” Bugün bölge Müslümanları ise kendilerini “Bangsa Moro” yani Müslüman Cemaat olarak nitelendiriyorlar. Bu isim, onların Hristiyan hâkimiyetine karşı verdikleri bu mücadelenin göstergesi gibi. Adeta “Biz de varız, hala buradayız” deme şekli…
İncil’e ve Silaha Direniş
Ünlü Denizci Macellan meşhur “Biz buraya bir elimizde İncil, bir elimizde silah ile geldik.” sözünü Filipinler’de, Müslüman toprakları işgal etmeye geldiğinde söylemişti. Batı, dişlerini geçirmek için bu toprakları keşfettiği günden beri de Moro’da acı hiç dinmedi. Önce İspanyollar sonra Amerikalılar ve bugün Filipin Devleti Moro Müslümanlarını dinlerini ve kültürlerini terk etmeye zorluyor. Moro halkı ise başarıya ulaşmış, güçlü bir direniş göstererek tam 500 yıldır inançlarını koruyor.
Bir elinde silah, bir elinde Kur’an…
Sultan Lapu Lapu
Macellan’ın Sonunu Getiren Morolu
İspanyollar 1521’de Filipinlere ilk kez Portekizli denizci Macellan önderliğinde gelirler. Asıl amaçları bölgenin kaynaklarını sömürmektir. Macellan’ın da tarihi sözünde dediği gibi bir ellerinde incil bir ellerinde ise silah vardır. Ancak Müslümanlar, dinlerinden asla vazgeçmeyecektir. Bu da ikinci seçeneğin devreye girmesi anlamına gelir. Silahlar konuşmaya başlar. İnancın gücüyle bu baskıya direnen Müslümanlar, İspanyollar için mücadelesi zor bir direniş sergiler. Ünlü denizci Macellan da bu direnişten payını alır. Moro Müslümanlarının efsane önderi Sultan Lapu Lapu, Macellan’ı durdurmayı başarır. Sultan Lapu Lapu, Hıristiyan bir misyoner olan Macellan’ı bizzat kendi elleriyle öldürür. Bugün hala büyük kıymet gören Lapu Lapu, Mindanao Adası’nda yaşayan Müslümanlar tarafından direnişin sembolü olarak görülüyor.
İspanyol Sömürüsü
Macellan’ın başarısız keşif seferinin hazin sonucu İspanyolların bölgeye olan ilgisini söndürmez. Arka arkaya bölgeye gelen İspanyollar 1542’de, adalara geleceğin İspanya kralı II. Felipe’nin onuruna Filipinler adını vererek artık bölgenin sahibi olduklarını ilan ederler. Bu, acımasız bir Hristiyanlaştırma sürecinin de başlangıcı olur. İspanya bölgeye gönderdiği misyonerler aracılığıyla, bölgede zor kullanarak Hristiyanlaştırma süreci yürütür. Müslüman davetçilerin belli bölgelere girmesi, faaliyette bulunması yasaklandığı gibi, yakalananların cezalandırılması, hatta camilerin yıkılması gibi tedbirler alırlar. Bunun üzerine “Moro Savaşları” adıyla geçen 3 asırlık savaşlar başlar. Ancak Mindanao ve Sulu’daki Müslümanlar tüm baskı ve zorbalıklara rağmen hiçbir zaman tam olarak İspanyol denetimine girmez ve inançlarına sonuna kadar sahip çıkarlar.
Amerika Buraya da Huzur (Acı) Getiriyor
1898’de İspanyol-Amerikan savaşı sonucu, bütün Filipinler ABD’ye satılır. Amerikan ordusu sözde barışı ve huzuru sağlamak, kaçakçılık, korsanlık ve köle ticaretini önlemek adı altında Müslüman bölgelerde seri askeri operasyonlar düzenler. En şiddetlisi, 1906 yılında gerçekleşen binlerce Müslüman’ın katliamıyla sonuçlanan “Bud dajo” harekatı olur. Bugün hiç bilinmeyen bu katliam, tarihin sayfalarına gömülmüş bir acının ismidir.
Turistik Değil Trajedik
Suyun üzerine yapılmış evler ve suyun üzerinde sürdürülen bu yaşam, gezi programları için ilginç görüntüler oluşturabilir. Ancak bu görüntü çok trajik bir öyküye sahip. Suyun üzerinde yaşıyorlar çünkü Müslümanların karaya ayak basmaları yasak. Nehrin ortasında baraka evlerde süren yaşam, Amerikalıların Filipinler’e hakim olduğu yıllarda başlar. 2. Dünya Savaşı sırasında toprakları zorla elinden alınan Müslümanların karaya ayak basmaları yasaklanır. Kendi topraklarına ayak basanlarsa öldürülür. Pes etmeme düsturunu benimsemiş ve bunu yüz yıllardır defalarca sınanmasına karşın sürdürmüş olan Moro halkı bu baskıya rağmen toprağını terk etmez. Bu, okyanusun ortasında yer alan bölgede gidecek hiçbir yeri olmayan Müslümanlar için teknelerde süren bir yaşamın başlangıcı olur. Teknelerde uyur, teknelerde yemek yerler, çocuklar teknelerde doğar. Morolular zamanla nehrin ortasında baraka kurmaya mecbur kalır ve kimilerine oldukça turistik gelen bu ilginç görüntü ortaya çıkar. Şimdilerde karaya ayak basmak suç olmasa da insanlar geçmişten kalan alışkanlıkla bu yaşamı sürdürüyor. Belki de kendilerini denizde daha güvende hissediyorlar.
Sultanlıktan Azınlığa
4 Temmuz 1946’da Filipinlerde bağımsızlık ilan edilir. Gel gelelim Müslümanların yaşadığı bölge Filipinlere ait kabul edilmiştir. Ülkeden sömürgeciler uzaklaşmış olsa da bıraktıkları nefret tohumları ve ayrımcı politikaları hala devam eder. Bu kez Müslümanları yok etme misyonunu Filipinler Devleti üstlenecektir. Bitmek bilmeyen acılar ve katliamlar bu dönemde de sürer. Müslüman bölgelere yapılan bilinçli Hıristiyan iskânı, zamanla Müslümanları azınlık durumuna düşürür. Eğitimsiz, yardımsız, işsiz bırakılan, güvenlik güçlerince mahkum edilen ve çaresiz durumlara düşürülen, itilip kakılan, ikinci sınıf muamelesi gören Müslümanlar, her yönden saldırı altındadır. 40 yılı aşkın süredir Filipinler Devleti ile Moro Müslümanları arasında devam eden çatışmalarda 120 binden fazla insan hayatını kaybeder, 2 milyon kişi de hayatlarını kurtarmak için mülteci durumuna düşer.
Moro’nun Bağımsızlığı İçin Mücadeleler
Müslümanlara ait topraklara Hıristiyan Filipinlilerin yerleştirilmeleri, Müslümanların yaşadıkları bölgelerin eğitim ve ekonomi yatırımları açısından ihmal edilmesi, devlet daireleri ve ordu içerisinde Müslümanlara ayrım yapılması gibi nedenler, çeteler aracılığı ile öldürme, kundaklama, yakma, zorla isim değiştirmeye çalışma gibi faaliyetlerle birleşince silahlı mücadele kaçınılmaz hale gelmiştir.
1969 yılında kurulan “Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi”, Mindanao’yu merkez edinerek, 1972 yılında Moro’nun bağımsızlığı için ilk silahlı mücadeleyi başlatır. İki yıl sonra gözlemci statüsü ile Moro halkını temsilen İslam Konferansı Teşkilatı tarafından da tanınan örgütün Bangsa Moro Ordusu, Filipin Silahlı Kuvvetleri’ne ağır kayıplar verdirmeyi başarır. Sonuçta Filipin Hükümeti, Müslümanlarla anlaşma yollarını aramak zorunda kalır. Tam bağımsızlık hedefi ile mücadeleyi sürdüren örgütte, 1981 yılında bir bölünme yaşanır ve “Moro İslami Kurtuluş Cephesi” kurulur. Bu gelişme ile Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi zayıflarken, İslami Kurtuluş Cephesi bugün Moro’daki en büyük güç haline gelir.
Moro’da Halife Hutbesi – Sultan Abdulhamid
Padişahlığı döneminde Moro Müslümanları hakkındaki sorunlarıyla yakından ilgilenen, ihtiyaç duyulan bölgelere hoca gönderen Sultan Abdulhamid, Morolular için hala için çok kıymetli. Hatta adanın bazı köylerinde hala Osmanlı halifesi adına hutbe okutulmaya devam ediyor. Bölgeye gelen Türkleri halifenin torunu olarak görüyor ve büyük bir hürmet gösteriyorlar. Türkiye, bölgede hala büyük bir umut olarak görülüyor.
Moro Devlet Olmaya Hazır
Bugün Moro, Dünya üzerinde başarıya ulaşmış tek Müslüman Azınlık Direnişi. Artık inançlarını rahatça yaşayabilecekleri bir devlet kurmaya çok yaklaştılar. Bölgeyi yöneten İslami Kurtuluş Cephesi, artık yalnızca silahlı bir güç değil. İslami Cephe, halkın her kesimini kapsayacak bir eğitim, sağlık, sosyal düzen çalışmalarının yürütücüsü. Kurumsallaşan yapılarıyla artık Devlet düzenine geçmeye hazırlar.
Artık politik mücadeleye yoğunlaşan liderleri Hacı Murat İbrahim, bölge halkı için diplomatik girişimlerde bulunuyor. Bağımsızlık yolunda attıkları her adımda da Türkiye’nin desteğinin olmasını istiyorlar. Türkiye, Filipinler hükümetiyle yürüttükleri barış görüşmelerinde Uluslararası Bağımsız Gözlemci Heyeti’nin bir üyesi olarak Moro Müslümanları bağımsızlık yolunda en güvendikleri destekçisi.